ARİÇ, BELEDİYE BAŞKANI’NA YAPILAN SALDIRIYI YORUMLADI

ABONE OL

 

Önceki gün, Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın katılımıyla Kartal’da bir kreşin açılışında ve kreş çocuklarının gözleri önünde yaşananları izledim, Olay beni bir insan olarak derinden yaraladı.

İnsanlığımdan utandım.

 

Hani siz “solcu” idiniz, hani siz “demokrat”tınız, hani siz “insan haklarına” “kadın haklarına” “çocuk haklarına” saygılıydınız..

Bu linç girişimini, çocukların ve annelerin gözü önünde yaptınız.

 

Bu ülkede Başbakanlar, Bakanlar Genel Başkanlar, Bakanlar, Milletvekilleri yumruklandı, bu kadar öfke bu kadar linç girişimi görülmedi.

 

Bu nasıl bir hınç’tır. Bu neyin hıncıdır. Adamın birisinin babasını köpek ısırmış, oda gelmiş durumu başkana anlatmış, ‘başkan burası yeri değil’ dese de adam duygusal davranıp başkana yumruk atmış.

Vay sen misin benim başkanıma yumruk atan.! Allahını seven vuruyor. Başta ortamı yatıştırması gereken, linç’i engellemesi gereken İl yöneticisi vuruyor, Başkan Yardımcısı kulağını çekiyor, Başkanın basın danışmanı tokatlıyor, bir başka partili saldırıyor, korumalar saldırıyor. Hele İl yöneticisine ne demeli, saldırıyor tekmeliyor kadınlar “çocuklar var yapmayın” diye bağırıyor. Yine bazı partililer İl yöneticisini engellemeye çalışıyor, o hala iki tekme daha vurayım diye hamle yapıyor.

XX                                                             XX                                                 XX

Birilerinin gözüne gireceğim diye, kraldan daha çok kralcı davrananlar, bu görüntülerden sonra topluma bir özür borçları olduğunu düşünüyorum.

Kimse Belediye Başkanı’na yapılan yumruklu saldırıyı mazur göremez ve gösteremez. Kabul edilecek bir olayda değildir. Her önüne gelen istediğim olmadı diye, Belediye Başkanına saldıramaz.  Sorunu olan varsa, gider meşru yollardan hakkını arar. Saldırırsa da, yargı önünde hesabını verir.

“Sol” “Sosyal Demokrat” geçinenler, hukuka ve insan haklarına saygılı olmak durumundalar. Kendileri için istedikleri hak hukuk adalet gibi kavramlarını, başkaları için uygulamazlarsa, inandırırcıkları olmaz.

Onun için yumruk olayından sonra  yaşananları kabul etmek mümkün değildir.!

Adamı yakalamışsınız, etkisiz hale getirmişsiniz, örnek bir davranış gösterip polis çağırıp teslim edip adalet önünde hesap vermesini sağlamak yerine, cezasını orada kendiniz veriyorsunuz.. Bu yapılan insan haklarına aykırı değimlidir? Bu yapılan hukuksuzluk değimlidir?  Bu yapılan vicdanları sızlatmıyor mu?

Benzer görüntüleri polis bir vatandaşa uyguladığında kıyameti koparıyoruz, bunlar bir zihniyetin ürünü diyoruz. Peki sizin yaptığınıza ne?

Etkisiz hale getirdikleri vatandaşı sağ salim adalete teslim etmesi gereken korumalar da adeta kendini kaybetmiş durumdaydı. İlginçtir, partililer korumaları tutuyor ve sakinleştirmeye çalışıyor.

Etkisiz hale getirilen saldırgan, kendisine vuranlara “polis gelsin açıklama yapacağım, basın açıklaması yapacağım” dese de, dayak devam ediyor.

Burada, partili kadınları taktir etmeden geçmeyeceğim. Son derece duyarlı insancıl ve soğukkanlı davrandılar. Onları kutluyorum. Onlar erkekleri engellemeye çalıştı. Orada çocukların olduğunu onlar hatırlatıp sakin olmalarını istedi ancak, yeteri kadar başarılı olamadılar.

Şimdi biraz empati yapalım, bu olay uygun olmayan bir ortamda her hangi birimizin başına gelse “acaba ne yapardık” diye düşündünüz mü? Bunu kendimize sormamız gerekmiyor mu?

Linç olayına dönersek, diyelim ki saldırganı dövenleri vatandaş engellemedi, adamı döve döve komaya soktunuz veya öldürdünüz.

Merak ediyorum nasıl bir kazanım elde edecektiniz..

Her kesin kendi adaletini uyguladığı yerde, adaletten hukuktan söz edilebilir mi?

Belediye Başkanı bile, bu olayla ilgili yaptığı açıklamada “Biz CHP'liler yapılan saldırıları aklı selim olarak devletin güvenlik güçlerini göreve çağırarak ve gereğini yapmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu kabul edebileceğimiz bir olay değil” diyor.

Yaşananlara baktığımda, olayın baş aktörleri kraldan daha çok kralcı kesilenlerdir. CHP’li üst düzey yetkililerin bu linç girişiminin bizzat içinde bulunması, toplumu derinden yaralamıştır.

Polis tarafından, polis otosuna götürülmesi gereken saldırganın, CHP’li iki üst düzey yönetici tarafından kollarına girilerek polis otosuna götürülmesi bile bence çok manidardır. Polisin buna müsaade etmemesi lazımdı.! Polis olay yerine intikal ettikten sonra, zanlı polisin sorumluluğu altındadır. Ama nedense öyle olmadı.

Her gün “ demokrasi, insan haklarına saygı adalet, eşitlik özgürlük, bağımsız yargı istiyoruz” diyen Kılıçdaroğlu acaba bu duruma ne diyecek.?