Fuat Uğur "Alevi Açılımı Geliyor; 29 Ekim'i Bekleyelim…
Tv100 yazarı Fuat Uğur, çok konuşulacak, 'Alevi Açılımı' ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Fuat Uğur’un Yazısı
“Bu yazıyı biraz erken kaleme aldım ama baktım biryerlerde konuşulmaya ve yazılmaya başlandı, haftalar öncesinden tarafıma gelen bazı bilgileri de paylaşmak elzem oldu.
Bugün Terörsüz Türkiye adını verdiğimiz, geçtiğimiz yılın 1 Ekim tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından İmralı’ya yapılan o tarihi ve sarsıcı çağrıyla başlayan sürecin ardından bugün gelinen noktada “Evet yapabiliriz” dedik.
Bu ülkede huzurun tüm kesimlerle barışmaktan geçtiğini ama bunun iktidar muhalefet barışması değil, tüm toplumsal tarafların barışması olarak algılanması gerektiğini de biliyoruz. Yani dini, etnisitesi ve mezhebi; ne olursa olsun tüm sosyal katmanların barışması, birbirine tahammül etmesi, bir arada yaşamayı öğrenmesinden söz ediyoruz. Aslında bu herkesin de kabul ettiği üzere AK Parti’nin iktidara geldiği günden bu yana büyük ölçüde adım adım gerçekleşti. Ancak geçtiğimiz hafta PKK’nın silahları yakarak artık terör eylemlerini bitirdiğini açıklaması, bundan sonraki barış ve huzur ortamının yasal düzenlemelerle inşa edilmesi için çalışmalara başlanması umutları giderek artıran bir unsur oldu.
Önceki gün İstanbul Milletvekili Doğan Demir’in bir açıklaması elime ulaşınca hükümet çevrelerinden aldığım bilgiyi paylaşmanın zamanının geldiğini düşündüm.
Ne olduğunu anlatacağım aşağıda. Özellikle Aleviler hakkında yapılan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin önünde olan Alevi Dosyası’nda neler olduğunu ve 29 Ekim’de ne yapılacağını da.
Doğan Demir, eski Alevi Kültür Derneği Başkanı, eski Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri olarak görev yapmış bir arkadaşım. Geçtiğimiz seçimler öncesinde beni şaşkınlığa uğratarak Gelecek Partisi kurucu üyesi oldu ve bu partiden milletvekili seçildi. Sık sık sohbet de ederiz kendisiyle.
Uzun açıklamasının girişinde şöyle demiş Doğan Demir:
“Kürt meselesinde ortaya çıkan çözüm ve müzakere ihtimali, bizlere başka bir toplumsal yarayı da hatırlatıyor: Alevi toplumu olarak yıllardır dile getirdiğimiz ancak sistematik biçimde duyulmayan taleplerimizi... Türkiye’de barış inşa edilecekse bu, sadece silahlı aktörlerle ve belli kesimlerle değil; tarih boyunca kimliğinden, inancından ya da yaşam tarzından dolayı ötekileştirilmiş tüm kesimlerle yüzleşerek mümkün olacaktır.”
Çok doğru. Ama bu yüzleşme CHP ile başlamalı.Nasıl Dersim’deki trajediyle ilgili olarak Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu dönemde devletin devamlılığı ilkesi gereği 1937 yılındaki o vahim olaylarla ilgili üzüntülerini beyan etmişse,CHP’nin bugünkü yöneticilerinin de kıvranmayıbırakıp “Evet, özür diliyoruz” demesi gerekmez miydi? Öyle ya Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Kürtleri, Alevileri, Gayrimüslimleri yok hükmünde sayarak, baskılayarak tüm bu sorunları Türkiye’nin başına musallat eden CHP’den bunu beklemek hakkımız. Bugün celladına aşık bir kesim olarak CHP’ye oy veren Aleviler de kendi tarihlerinden bihaber yaşamak yerine aynı şeyi oy verdikleri partiden istemeliler.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN ÖNÜNDEKİ RAPOR; KAMUDA ALEVİLERE AYRIMCILIK VAR MI?
Şimdi gelelim işin esasına. Çünkü söyleyeceklerim Doğan Demir’in açıklamasında da yok.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere, aldığım bilgiye göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önünde birer Alevi Dosyası var. Bu dosyada, Türkiye’deki Alevilerin dini inanç sistemi, nüfus içindeki yüzdesi, eğitim ve ekonomik durumu, yaşam biçimi gibi konularda fotoğrafı ama hepsinden önemlisi ONLARIN TALEPLERİ var.
Peki, bu talepler neler?
Herkesin aklına gelen şu biliyorum:
Cemevleri yasal ibadethane statüsüne getirilsin, Diyanetten pay verilsin, nasıl imamlar maaş alıyorlarsa dedeler de maaş alsınlar…
Doğru, bu ve benzeri talepler var ama kimsenin aklına gelmeyen çok önemli bir şikâyet de var o taleplerin içinde:
“Kamuda Alevilere yönelik ayrımcılık yapılmasının önlenmesi…”
Soralım, gerçekten de kamuya personel alımlarında Alevilere yönelik bir ayrımcılık yapılıyor mu?
İktidar kanadı bunun olmadığını söylüyor ama soruşturmada konuşan Alevilerin önemli bir kısmı Cemevi talebinden önce böyle bir sorun olduğunu dillendiriyorlar.
İşin açık tarafı benzer yakınmalar benim de sık sık kulağıma geliyor. Özellikle mülakatlarda inanç aidiyetinin ciddi bir bariyer olarak adayın karşısına çıkarıldığı ve başvuran kişinin tercih edilmesinde önemli rol oynadığı belirtilmekte.
AYRIMCILIK OLMAMASI İÇİN NASIL BİR MESAJ VERİLECEK?
Anladığım kadarıyla iki liderin önüne konan raporda bu konuda delilli örnekler de mevcut.
Dün İsmail Saymaz’ın, Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun” dediğine dair iddiasını okuyunca yukarıda belirttiğim üzere “Acaba kamudaki etnik ve mezhebi aidiyetlerle ilgili ayrımcılığa son verilmesi yolunda adım atılması yolunda hazırlık mı var?” diye düşünmekten kendimi alamadım. Yine tahminlerim doğrultusunda bu konuda devletin en üst kademeleri örnek ve rol model olacaklar ve tüm alt kademelere bu anlamda bir mesaj verecekler.
BAHÇELİ 29 EKİM’DE HACIBEKTAŞ’TA HİBE ETTİĞİ ARSADA YAPILAN CEMEVİNİ AÇACAK
ALEVİ AÇILIMI’nın vaktinin de 29 Ekim olduğunu duyurdum başlıkta. Aslında dün Gazeteci Mehmet Çek de yazdı bunu.
Evet, 29 Ekim 2025 tarihinde; Cumhuriyet Bayramı’nın 102. Yıldönümünde yine MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu açılımı başlatacağı anlaşılıyor.
Şu bilgiyi de paylaşalım bu arada.
Devlet Bahçeli bilindiği üzere Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki 6 dönümlük arsasını Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu’na bağışladı. Bu arsa içinde inşa edilen iki katlı, çok amaçlı ve içinde salonlar, yemekhane, misafirhane, kütüphane, "Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali" üçlemesine atfen üç ayrı kapalı alana sahip binanın orta alanında da CEMEVİ de yer alacak.
Bu külliyenin yapımı bitmek üzere ve neredeyse yüzde 80’i tamamlandı.
Cemevi 29 Ekim tarihine yetiştirilecek ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli o gün açılışını yapacak. Ve o açılışta da tıpkı geçen yıl 1 Ekim tarihinde tarihi İmralı çağrısıyla yaptığı gibi Alevi Açılımı’nın da işaret fişeğini çakacak. Muhtemel ki geçmiş konuşmalarında “Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin haklı talepleri vardır. Cami ne kadar bizimse, Cemevi de o kadar bizimdir. Alevi kardeşlerimiz Cemevini ibadethane görüyorsa -ki öyledir- bize düşen buna saygı duymak, yapıcı ve destekleyici bir tavır almaktır” diyen Devlet Bahçeli artık “Müslümanların ibadet yeri camilerdir” diyerek bu hakkın hayata geçirilmesine geçit vermeyenlere de bir mesaj iletmiş olacak.
Bekleyelim ve görelim.
Umarız tıpkı Terörsüz Türkiye açılımı gibi sakin, soğukkanlı ve düzgün gidecek bir süreç olur.”