ZİHNİMİZİN ARKAPLANI !...

ABONE OL

?Düşünmek? ve ?öğrenmek?, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliktir. Doğuşta?boş? olan zihnimiz, duyular yoluyla algılamaya, öğrenmeye ve öğrendikleri üzerinde düşünerek, onları yorumlayarak gelişimini sürdürür.Edinilen bilgi, beceri ve davranışlar zaman içinde başka bilgi ve davranışlarla değiştirilebilir. Travmatik vepsikolojik özellikler taşımayan davranışların, kültürel/sosyal ve siyasal düşüncelerin ve davranışların değiştirilmesi daha kolaydır. Kişi o güne kadar sergilediği davranışlarının, edindiği bilgilerin, hattasahip bulunduğu politik düşüncebiçiminin yanlış olduğunu fark ederse,ya da bu konuda kuşkuya düşerse, onları sorgulayabilir ve değiştirebilir. Değişim, genel olarak olumluluk, gelişim ve ileriye doğrudur. Hızı, üretici güçlerin mücadele gücüne, yaptıkları sıçramaya bağlıdır. Değişim, gelişmenin ve ilerlemenin temel koşuludur. Ancak kimi zaman olumsuz, geriye doğru da olabilir.Ne var ki bu değişim değil, bir sapmadır ve geçici bir durumdur. ?Değiştim!? demekle, insan değişmiyor. Zaten değişen kişinin ?değiştim? demesine gerek teyok; çünküçevresindekiler bunun farkına varırlar. ?Değişim? önce insanın düşüncesinde başlar ve giderek kişinin söylem ve davranışlarında kendini gösterir.?Politik değişim? aynı zamanda ?ideolojik bir değişim?dir. Kişinin olaylara bakışı, mücadele ve örgütlenme alanı,politik çevresi de değişir. Sosyalist dünya görüşünü terk edip, Kapitalist/Liberal anlayışı benimseyen kişinin politik örgütü, olayları yorumlayışı, felsefi anlayışı değişmiştir. Dünyayı ve olayları, işçi sınıfı ideolojisi olan Marksist felsefi anlayışla değil, burjuva ideolojisi doğrultusunda ve idealist felsefi anlayışa göre değerlendirir.Tutarlılık için öncelikle insanın kendisinin değişime ve değişebileceğine inanması ve onu içselleştirmesi; o güne kadar zihninde doğru olarak yer etmiş,(ancak şimdi yanlış gördüğü,doğruluğuna artıkinanmadığı)düşünceleri söküp atması gerekir.Eskiyi söküp atmadan, yeniyi yerleştirmeyiz.Tutarlılık için, düşünsel değişimin davranışlara yansıması, ikili inancın sökülüp atılması gerekir. İkili inanç kişiyi tutarsızlığa iter.Politik arenada değişimden en çok söz edenler, AKP mensuplarıdır.Yıllarca Demokrat Parti / Adalet partisi içinde politika yapan ve ?İslami ideolojiyi? referans alankesim, Necmettin Erbakan önderliğinde oluşturdukları bağımsız olarak örgütlendiler. Fakat partileribirkaç kez kapatılınca, içlerinden bir grup, ?değiştik?, ?eski gömleklerimizi çıkardık? diyerek AKP?yi kurdular.Demokrasiyi, eşitlik ve özgürlüğü;yolsuzluk ve yoksulluğa karşı olmayı söylem edinenbu partinin, eylemlerine bakıldığında, öyle söyledikleri gibi değişmediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Söylem ve eylem aykırılığı; ikili düşünce yapısı yalnızca AKP?liler has değil. Bu tutarsızlığı diğer partilerde ve pek çok politikacıda dagözlemleyebiliyoruz. Örneğin, Ermeni açılımından söz eden başbakan, ?kaçak Ermenileri kovabileceğini? söylemekten,?Kürt kardeşliğinden? dem vururken de,?Ya sev! Ya terk et!? diye gözdağı vermekten çekinmemektedir. Öte yandanteröre karşı önlemleri dile getiren parti yetkilisi, ?Dersimkatliamını önlem örneği olarak vermekte ve genel başkanı da kendisini savunabilmektedir.Her konuda uzlaşmaz görünen AKP ile CHP,Kürtlerin, sosyalistlerin meclise girmemeleri ve oyların kendilerinde toplanması için %10 seçim barajının korunması için rahatlıkla anlaşabilmektedirler. Ve bütün bunlar demokrasi için yapılmaktadır. Tüm bu tutarsızlıkların nedeni, ?zihniyet? olarak adlandırılan,ve zihnin arka planında gizli tutulan felsefi / politik anlayıştır. Politikacıların, devlet yönetiminde söz sahibi olan kişilerin ?zihniyeti?, düşüncesinin arka planında koruduğu bu felsefi/politik anlayış değişmedikçe, uzun yıllar gerçek demokrasiye ulaşılmayacak gibi görünmektedir. avukat av_isahin@hotmail.com