Hakkı Tan

Hakkı Tan

Homovictimus

Demir Kafesten Altın Kafese: Devlet Kimin İçin Var?

11 Temmuz 2025 - 20:54

Son zamanlarda sık sık aynı şeyleri hissetmiyor muyuz? Siyasetin tıkandığını, demokrasinin adeta bir tiyatroya dönüştüğünü, seçilenlerin aslında bizi temsil etmediğini... Sanki dev bir mekanizmanın çarkları bozulmuş da bizler sadece gürültüsünü dinliyormuşuz gibi. İşte bu hissin kökenlerine inen ve "sistem neden böyle?" sorusuna cesur cevaplar veren bir makale, içinde bulunduğumuz durumu gözler önüne seriyor: "Demir Kafesten Altın Kafese".
Yazar Hakkı Tan'ın analizine göre, modern dünyanın bize vadettiği refah ve özgürlük, zamanla bir tuzağa dönüştü. Ünlü düşünür Max Weber, yıllar önce modern devletin bürokrasisinin, insanı "demir bir kafese" hapsedebileceği uyarısını yapmıştı. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu kafes, toplumun ezici çoğunluğu için varlığını sürdürürken, küçük bir elit kesim için sınırsız zenginlik ve güç sağlayan bir "altın kafese" dönüşmüş durumda.
Peki, bu aldatmacanın arkasında ne var? Cevap net: Neoliberalizmle birlikte devletin geçirdiği sınıfsal mutasyon. Makaleye göre, burjuvazi olarak adlandırılan bu elit kesim, devleti kendi çıkarları için bir araç haline getirmiş ve toplumun karşısında konumlandırmıştır. Devlet artık toplumun genel faydasını gözeten bir yapı değil, bu küçük grubun çıkarlarını koruyan bir "maske" takıyor.
Yeni Yüzler, Eski Sistem: Macron ve Trump Örneği
Demokrasinin nasıl işlevsizleştiğini görmek için güncel örneklere bakmak yeterli. Sistem, toplumsal öfkeyi ve değişim arzusunu, temellerini sarsmadan yeni siyasi figürlerle emiyor.
Emmanuel Macron: Fransa'da yerleşik partiler halk desteğini yitirdiğinde, bankacılık geçmişi olan Macron "Ne sağcıyım ne solcu" diyerek yepyeni bir hareketle zirveye çıktı. Ancak uyguladığı politikalar, finans sermayesinin çıkarlarına hizmet eden neoliberal reformlardan ibaretti. Kısacası, yüz değişti ama sistemin özü aynı kaldı.
Donald Trump: ABD'de "düzen karşıtı" söylemlerle halkın öfkesini arkasına alan Trump , başkan olduğunda dev şirketlere vergi indirimleri yaparak ve finans piyasalarını destekleyerek neoliberal sistemin devamını sağladı. Popülizmi, sistemi yıkmak yerine onu ayakta tutan bir can simidi oldu.
Bu örnekler, demokrasinin çekici görünen vitrininin, aslında sistemik sorunları gizleyen ve manipüle edilebilen bir yapı olduğunu gösteriyor.
Lobicilik Değil, Açık Bir Soygun
Bu elitlerin devleti nasıl kullandığını "lobicilik" kelimesiyle açıklamak yetersiz kalır. Yazar, durumu "birkaç şirketin toplumların aleyhine kendi çıkarları için yürüttüğü açık bir soygun ve ahlaksızlık" olarak tanımlıyor. Asıl sorumluluk ise bu ahlaksızlığı işleyenlerde değil, onların taleplerini harfiyen uygulayan ve tasarlayan devletlerde yatıyor.
Bu elit grup da tek parça değil. Finans sermayesi, sanayi sermayesi ve son dönemin yükselen gücü teknoloji/veri sermayesi (Google, Amazon gibi devler) arasında çıkar çatışmaları yaşansa da, temelde hepsi devleti kendi birikim ve hegemonyaları için kullanma konusunda stratejik bir ortaklık içindeler.
Çare Nedir? Devleti Halk İçin Yeniden Kurmak
Peki, bu karamsar tablodan çıkış yok mu? Makale, umutsuzluğa yer olmadığını, teknik, siyasi ve toplumsal düzeyde atılacak somut adımlarla bir çıkış yolu olduğunu vurguluyor. Amaç, devleti "halkın/toplumun yararına" yeniden kurmak ve şekillendirmek.
İşte bazı çözüm önerileri:
Teknik Düzeyde: Dijitalleşmeyi, Çin'deki gibi bir gözetim aracına değil, halkın yararına bir katılım mekanizmasına dönüştürmek. Vatandaşların karar süreçlerine katılabileceği şeffaf dijital platformlar oluşturmak.
Siyasi Düzeyde: Siyasetin finansmanını şeffaflaştıran, lobi faaliyetlerini dizginleyen yasalar çıkarmak. Sağlık, eğitim gibi stratejik kamu hizmetlerini yeniden kamulaştırmak.
Sosyal Düzeyde: Kooperatifler, dayanışma ağları gibi piyasa dışı ekonomik ilişkileri güçlendirmek. Eleştirel düşünceyi ve bağımsız medyayı destekleyerek toplumsal bilinci artırmak.
Sonuç: "Ben de Varım!" Deme Vakti
Demokrasinin krizi, neoliberalizmin yarattığı sınıfsal bir krizdir. Çıkış yolu, devletin meşruiyetini tekrar halktan almasından geçiyor. Bu dönüşüm, sendika mücadelelerinden küresel adalet hareketlerine , kooperatiflerden bağımsız medya oluşumlarına kadar geniş bir toplumsal örgütlenmeyle, yani aşağıdan yukarıya güçlü bir iradeyle mümkün olacak.
Modernitenin bu yıkıcı yürüyüşünü tersine çevirmek ve demokrasinin "sona erişini" engellemek için, artık "ben de varım!" deme ve toplumsal fayda için devleti cesurca yeniden inşa etme sürecine girme vaktidir.
Tan, Hakkı, Demir Kafesten Altın Kafese: Modern Devletin Sınıf Temelli Mutasyonu ve Refah Tuzağı
(1 Temmuz 2025). SSRN'de mevcuttur: http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.5333994
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum