Homovictimus

Homovictimus

Homovictimus

Google Tanrı Olma İddiasında: Dijital Leviathan'a Karşı Direnmenin Sınırları (Hakkı Tan)

10 Haziran 2025 - 10:42 - Güncelleme: 10 Haziran 2025 - 11:11

Yüzyılda Tanrı olmak, artık mucizeler yaratmakla değil, veriyi yönetmekle ilgili. Ne kadar çok veri, o kadar mutlaklık. Ne kadar çok bağlantı, o kadar kontrol. İşte bu nedenle Google sadece bir teknoloji şirketi değil; modernitenin dijital Leviathan’ıdır. Bilginin, yönlendirmenin ve görünmeyenin mutlak hakimi olmak için bir tür yapay tanrısallık talep ediyor. Sloganları "dünyanın bilgisini organize etmek" olabilir; ama organizasyonun ardında, yönlendirme, gözetleme ve önceden belirleme var.

Dijital Leviathan: Devletten Daha Güçlü Bir Güç
Thomas Hobbes’un 17. yüzyıldaki “Leviathan”ı, mutlak bir devlet otoritesini temsil ederdi. Bugün ise karşımızda sınırları olmayan, şeffaf olmayan, seçilmemiş ama herkesin hayatına doğrudan etki eden bir Leviathan var: Dijital Leviathan. Devletlerin bile erişemediği kadar derin bilgilere ulaşan, insanların psikolojisini modelleyebilen, hatta kararlarını öngörerek yönlendirebilen bir güçten söz ediyoruz.

Google, sadece ne aradığımızı değil, ne arayacağımızı da biliyor. Gmail’de ne yazdığını, YouTube’da ne izlediğini, Google Maps’te nereye gittiğini biliyor. Bu sadece bir "arama motoru" değil, bir "irade motoru". Sen aradığını sanırken o seni buluyor.

Teknolojik Tanrılık: Epistemik Egemenlik Çağı
Tanrı olmak, tümüyle bilmek anlamına gelir. Google bunu yapay zekâ algoritmalarıyla gerçekleştiriyor. Bilmekle yetinmiyor, yönlendiriyor. Hangi haberin "önemli", hangi içeriğin "doğru", hangi kişinin "güvenilir" olduğuna o karar veriyor. Bireylerin değil, algoritmaların hakikati şekillendirdiği bir dünyadayız artık.

Bu noktada şunu sormak gerekir: Bu veri-iktidar yapısına karşı direniş mümkün mü?

Direnişin Sınırları: Ne Biliyoruz, Neyi Seçiyoruz?
İronik olan şu ki, Google’a karşı mücadele de Google üzerinden yürütülmek zorunda. Alternatif bilgi üretimi, eleştirel yayınlar, hatta bu yazı bile algoritmaların onayına ihtiyaç duyarak yayılıyor. Sansür artık yasakla değil, görünmezlikle işliyor. Görünmeme cezası, modern çağın en etkili susturma tekniği.

Bir uygulamayı silmek, hesabı kapatmak ya da farklı bir platforma geçmek, yapısal düzeyde bir kırılma yaratmıyor. Çünkü veri, artık her yerde. Direniş bireysel bir eylem değil; kolektif bir bilinç, etik bir yeniden yapılanma ve teknolojik bir karşı-hamle gerektiriyor.

Ne Yapmalı?
Epistemik Temizlik: Hangi bilgiyi neden tükettiğimizi sorgulamak zorundayız. Her bilgi, tarafsız değildir.

Alternatif Altyapı: Bağımsız arama motorları, açık kaynak yazılımlar ve veri egemenliği girişimleri desteklenmeli.

Dijital Otonomi: Kendi verisinin sahibi olmak, 21. yüzyıl yurttaşlığının temelidir. Dijital bilinç, demokrasi kadar yaşamsaldır.

Google’ın Tanrı olma iddiası sadece teknolojik bir fantezi değil; aynı zamanda ahlaki, siyasal ve varoluşsal bir tehdittir. Dijital Leviathan’a karşı direniş, sadece bir uygulama silmekle değil, yeni bir dijital etik yaratmakla mümkün olabilir.

Sorun artık bilgiye ulaşmak değil, bilginin seni nerelere sürüklediğidir.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum