Çin Şoku Avrupayı Vuruyor

Küresel ekonomi son yılların en sert sarsıntılarından birini yaşıyor. Çin ekonomisindeki ivme kaybı, uzun süre “dünyanın fabrikası” olarak anılan ülkenin üretim ve talep gücünde belirgin bir zayıflamaya işaret ediyor. Bu yavaşlamanın etkileri yalnızca Asya-Pasifik ile sınırlı kalmıyor; özellikle Avrupa’nın en büyük ihracat gücü olan Almanya üzerinde derin ve ölçülebilir etkiler yaratıyor. Çin Ticaret Derneği Başkanı Barış Ariç Alman sanayisinin son aylarda ardı ardına açıkladığı ihracat düşüşleri, azalan sipariş hacimleri ve yavaşlayan üretim hatları, Çin pazarındaki bu frenlemenin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirtirken bu durumun önümüzdeki süreç için Türkiye için bir fırsat olabilir dedi.

Çin Şoku Avrupayı Vuruyor
Editör: İlk Haber
07 Aralık 2025 - 21:20
Çin ile Almanya arasındaki ekonomik bağlar yıllardır kademeli olarak güçlenen, karşılıklı bağımlılığa dayalı bir yapıya sahip. Özellikle otomotiv, makine ve kimya sektörlerinde yoğunlaşan bu bağlar, iki ekonomiyi neredeyse birbirine entegre hale getirmiş durumda. Almanya’nın toplam ihracatının önemli bir bölümü Çin’e giderken, Alman sanayisi için gerekli ara mallarının büyük kısmı yine Çin’den tedarik ediliyor. Dolayısıyla Çin’deki her yavaşlama, Almanya’da zincirleme bir etki yaratıyor; üretim planları değişiyor, tedarik zincirleri gecikiyor, ihracat rakamları geriliyor ve ülke ekonomisi soğuma evresine giriyor. görece olumlu bir perspektif doğuruyor. Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bu dönem, Türkiye için hem ihracat, hem üretim, hem de stratejik konum anlamında yeni bir fırsat penceresi yaratıyor.

“Almanya Çin’e Bağımlılıktan Darbe Yiyor”

Barış Ariç’a göre Çin’deki büyüme ivmesinin zayıflaması Almanya’yı üç ana kanaldan etkiliyor: talep düşüşü, tedarik zinciri kesintileri ve yüksek maliyetli yeniden konumlanma baskısı. Aynı tablo Türkiye açısından çok daha farklı bir anlam taşıyor. Çin şoku Avrupa’nın üretim üssü arayışını hızlandırmış durumda ve bu arayışın merkezindeki adaylardan biri Türkiye.

Avrupa’nın doğu yönlü tedarik bağımlılığında kırılma yaşanırken en yakın, en hızlı ve en esnek üretici Türkiye olduğunu belirten Ariç, Çin’den gelen malların yavaşlaması veya maliyetlerinin yükselmesi, Türkiye’yi doğal alternatif haline getiriyor. Ulaştırma süreleri kısa, üretim kapasitesi güçlü, iş gücü maliyetleri rekabetçi. Avrupa Türkiye’ye artık bir ‘yedek plan’ olarak değil, ‘güvenilir tedarik ortağı’ olarak bakmaya başladı.” Arıç’a göre bu dönemde özellikle tekstil, makine aksamları, otomotiv yan sanayi, kimya ve elektrik-elektronik ürünlerinde Türkiye’nin pay artırma potansiyeli çok yüksek. Çin’den kaybedilen sipariş akışının bir bölümünün Türkiye’ye yönlendiğini, bazı Avrupa şirketlerinin üretimlerini Türkiye’ye kaydırma doğrultusunda fizibilite çalışmaları yaptığını aktarıyor. Uzman ayrıca, Avrupa’nın Türkiye’ye yaklaşımındaki psikolojik dönüşüme de dikkat çekiyor: “Almanya’nın yaşadığı sarsıntı, Avrupa’ya tedarikte çeşitliliğin önemini gösterdi. Türkiye bu dönemde yalnızca bir üretim merkezi değil; aynı zamanda jeopolitik olarak Avrupa’nın güvenlik çemberinin bir parçası. Yani Türkiye’nin stratejik önemi ekonomik argümanları da güçlendiriyor.” Sonuç olarak Arıç, Çin Şoku’nun Avrupa’da ağır etkiler yaratırken Türkiye için yepyeni bir konumlandırma fırsatı sunduğunu vurguluyor: “Bu süreç iyi yönetilirse Türkiye hem ihracatını artırabilir hem de Avrupa tedarik zincirinde uzun vadeli pozisyonunu güçlendirebilir. Çin’in yavaşlaması her ülke için kriz değil; bazıları için yeni başlangıçtır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum