"Temiz Eller" Çağrısını Kim Uygulayacak!

ARSLAN ARİÇ
ABONE OL

Son günlerde,Sedat Peker’in ifşası ile gündeme gelen gazetecilerle ilgili iddialar gündemi sarstı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yaşanan olaylarda adı geçen gazetecileri cemiyetten ihraç ederken, Basın Konseyi de “Türkiye’de Temiz Eller Hareketi acilen başlatılmalı” çağrısı yaptı.
Bu iki kurumun da, ortaya koyduğu davranış ve “Temiz Eller” çağrısı anlamlı, ancak, içi boş bir söylemdir.
“Temiz Eller” çağrısını kime ya da kimlere yapıyorsunuz? Bu eller, kimler tarafından ve nasıl temizlenecek?
Şimdi ben size bir örnek vereyim, siz buyrun temezleyin!
Türkiye’nin maalesef geldiği durum budur!
Kendi halinde bir ev hanımı, yada aklınıza gelecek tüm meslek gruplarından birinde çalışan biri, ister hiç işi olmayan biri olsun (eğitimi , ilk okul-lise- ünv) önemli değil.
Basın Savcılığı’na gidip bir dilekçe veriyor, “ben ‘teneke’ ismli bir gazete çıkaracağım diyor, Boş beyanname veriliyor, sadece yazı işleri müdürü’nün lise mezunu şartı var, adres telefon vs, dolduruyor. kendisine ‘Mevkute Beyannamesi veriliyor. Ertesi gün sabahından itibaren, o kişi artık bir gazeteci!
Gazetecilik okulu mezunu değil, her hangi bir gazetede çalışmamış alaylı değil, meslekle uzaktan yakından ilgisi yok, dolayısıyla mesleki bilgi zaten yok.
Peki, devletin kurumu olarak, yıllarca Üniversetede hukuk okuyup, mezun olan ve Avukatlık yapmak isteyen Bir Avukattan ‘mesleki yeterlilik’ belgesi isteyip sınavına sokuyorsun, o belgeyi aldıktan sonra Avukatlık yapabiliyorsa.
Berber dükkan açacak, ondan birinden ustalık belgesi istiyorsun! Kalfasından  ‘kalfalık belgesi, çırağından ‘çıraklık belgesi’  istiyorsun.
Yasama, yürütme, yargı’dan sonra dördüncü kuvvvet olan gazetecilik yapacak olan birinden birinden, üstelik hiç bir eğitimi, bilgisi olmayan sıradan birinden ‘mesleki yeterlilik belgesi’ istemiyorsun?
Niye bunlarla ilgili İdari ve Mali yönden denetim yapmıyorsun? Dördüncü büyük güç’ün durumu “saldım çayıra mevlam kayıra” olmuş! Mesleği kirletenleri devletin yerine, Peker ayıklıyor!
Sonuçta ne oluyor? Gazeteci olduğunu sanan kişi, istediği kişiye kuruma istediği şeyi bilgisizce, sorumsuzca, vicdansızca yazıyor! Meslek etik kuralı, gazetecilik sorumluluğu, basın kanunu bir tarafa bırakılarak (zaten haberi ve bilgisi yok da) her şey para için yapılıyor. “Maaşı kadar namusu olanlar” Belediye Başkanı’ndan üç kuruş almak için meslektaşının sesini kaydederek belediye başkanlarına verecek duruma geliyorlar!
Durum göründüğünden de vahimdir! Buradan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Korseyi’ne çağrımdır. Bu kurumlar acilen ortak toplantı yaparak, bu konude gerekli düzenlemeler ve müdahaleler yapılıp önlemler alınmalıdır. Durum göründüğünden daha vahim durumdadır.
Son bir not: Bu konuda en çok mağdur olan belediyelerle de işbirliği yapılması, olayın çözümü noktasında onların görüş ve önerilerinin alınması son derece önemlidir!