CHP

CHP
Editör: İlk Haber
12 Temmuz 2012 - 10:23

 

CHP İl Başkanı Şahin: ’Toplanan yardım paraları AKP’nin finansmanında kullanıldı.’

 

CHP, Deniz Feneri soruşturmasının karartılmaması için yeni adli yılın açılış gününde kitlesel basın açıklaması yaptı.

Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin tarafından yapılan açıklamaya, CHP İstanbul Milletvekilleri Haluk Eyidoğan, Faik Tunay, Mahmut Tanal, Melda Onur, Nur Serter, İl Yöneticileri, İlçe Başkanları, Kadın Kolları, Gençlik Kolları ve çok sayıda partili eşlik etti. CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, “Yüzyıl da sürse, bin yıl da sürse bu işin peşini bırakmayacağız. Çalınan her bir kuruşu da sahiplerine iade edeceğiz” dedi. Basın açıklamasının ardından CHP’liler, alkışlarla adliye binası girişine siyah çelenk bıraktı.

“Bugün yeni adli yılın açılış günü. Ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaleti ve hukuku aramak için buraya geldik” diyen CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, “Türkiye’nin kuşatılmış mahkemelerinde bu kavramları korumak için, adaletin herkes için adalet olması adına buradayız. AKP’nin başta görmezden geldiği, sonra da dosyalarını yok etmeye çalıştığı Deniz Feneri soruşturmasının takipçisi olmak, Deniz Feneri’ni söndürmemek için buradayız. Şanlı Cumhuriyetimizin Onurlu Cumhuriyet Savcıları’nın “limon satmak” zorunda bırakılmadıkları bir adalet için buradayız” diye konuştu. CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:



‘ASIL SORUMLULAR TÜRKİYE’DE’

“Şimdi gelin 2007’ye gidelim. Gidelim ki halkımızın merhamet duygularının nasıl avrolara, dolarlara dönüşüp soyulduğunu bir kez daha hatırlayalım. Almanya’daki Deniz Feneri ofisleri ve binaları basılmış ortaya müthiş bir yolsuzluk büyük bir merhamet dolandırıcılığı çıkmıştı. Alman Savcıları o gün ne demişti; Deniz Feneri e.V soruşturmasında baş sorumlular Türkiye’dedir. Bir şey daha söyledi limon satmaya zorlanmayan Alman Savcıları: Toplanan yardım paraları AKP’nin finansmanında kullanılmıştır. Almanya’dan götürülen paralar Erdoğan’a elden teslim edilmiştir. Adalet kavramını ağzına bile almaması gerekenler, onun adının arkasına saklansa da güneşi balçıkla sıvayamadılar. Alman savcılarını susturmaya güçleri yetmedi. Bakın hep beraber şunu da Alman savcılarından öğrendik: Türk Hükümeti soruşturmaya yardım etmediği gibi soruşturmayı engellemeye çalışmıştır. Soygun ve yolsuzluğun asıl ayağı Türkiye’dir”.

‘TÜRK SAVCILARIN ELLERİ AYAKLARI BAĞLANDI’

“Bunları söyleyen Alman makamları topu Türk savcılarına atmış ama onların elleri ayakları anında bağlanmıştır. Üç-beş klasörün çevirisi bile ayları bulmuş, yıllara yayılmıştır. Çünkü Almancadan çevrilen her bir satırda yolsuzluk, her bir satırda halkın sömürülen merhamet duyguları vardı. Bunlar Alman makamlarınca tespit edildiği gibi, bu paraları hortumlayanlarla AKP’li yöneticilere kadar ulaşacak yolsuzluk zincirinin halkalarıydı. Ama ne yaptılarsa soruşturmayı engelleyemediler. Türkiye’de işlemeyen adaletin çarkları Almanya’da dönüyordu. Bu yılın başında Türkiye’den giden savcılar nihayet geçtiğimiz Temmuz ayında bu yüz kızartıcı suçun başrolündeki oyuncular Zahit Akman ve Zekeriya Karaman’ın da aralarında olduğu kişileri dolandırıcılık iddiası ile tutukladılar”.

‘PARALARI AĞABABALARINA TAŞIDILAR’

“Bunları iyi tanıyorsunuz; biri çoluk çocuğumuzun ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK başkanı, diğeri bu duyguları sömüren bir televizyonun yöneticisiydi. Dosyalarda yer aldığına göre onlar ellerinde kirli Avrolarla Türkiye’ye defalarca girip çıktılar. Yurtdışında memleket hasretiyle yanan yüreklerdeki merhameti bavullara doldurup ağababalarına taşıdılar. Hiç utanmadan, yüzleri hiç kızarmadan bunu defalarca yaptılar. Bunu kimin için yaptılar? Biz söylemiyoruz, limon satmayıp adalet dağıtan Alman Savcıları söylüyor: AKP’ye taşıdılar, başbakana taşıdılar. Hem de hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan. Dün Bosna’da yaptıklarını bu kez de Almanya’da yaptılar. Fark sadece bu… Savaşta soykırıma uğrayan Bosna halkına acımayanlar kendi halkına da acımadı”.

‘GÖREVDEN ALINAN SAVCILAR CUMHURİYETİN SAVCILARIDIR’

“Onlar bu kadar acımasız olunca ellerinin altındaki HSYK da boş durmadı. Kendileri adına karar vermek yerine Cumhuriyet adına karar vermeyi seçen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Tamöz’ü ve diğer savcıları görevden aldılar. Savcı Tamöz, ‘Yaranacağıma limon satarım, dedi. Kime yaranacaktı Tamöz? Adalet Bakanlığı personelinden oluşturulan yeni HSYK’ya yaranacaktı, yapmadı. İktidara yaranabilirdi, yapmadı. Çünkü onlar kişilerin değil, Cumhuriyetin Savcısı olmanın bilinciyle hareket ettiler. Ellerine ulaşan belgelerde, verilen ifadelerde öyle isimler vardı ki, bunlar bir bir dışarıya uçuruldu, soruşturmaya müdahale edildi ama yetmedi, yetmeyecek de”.

‘YANDAŞ MEDYA SUS – PUS’

“Şu anda Deniz Feneri gibi devam eden bir başka duruşma daha var Silivri’de. Oradaki sanıkların tutukluluğu tutsaklığa dönüşünce onların tahliyesini isteyen Ergenekon davasının hâkimi Köksal Şengün’ü Bolu’ya sürdüler. Deniz Feneri’nde şimdilik savcıyı sürenler yarın Ergenekon hâkimi Köksal Şengün’e yaptıkları gibi Deniz Feneri hâkimlerini de Bolu’ya ya da Bursa’ya sürerler. Hatırlayın; bir önceki HSYK tarafından Ergenekon davasının savcıları değiştirilmek istendiğinde kıyameti koparan yandaş medyanın tetikçi-yazarları bu kez ortada yoklar. Kendi köşelerinin dibine sinmiş, sus-pus bekliyorlar. Çünkü Deniz Feneri sadece onların cebini aydınlatıyor, yazamazlar, çizemezler. Yandaş medya da yanaşma medya da bu işi hiç ama hiç görmüyor”.

‘ÇALINAN HER BİR KURUŞU SAHİPLERİNE İADE EDECEĞİZ’

“Kimse umutlanmasın orada, Silivri’de yaptıklarını Ankara’da yaptırmayacağız. Deniz Feneri’ni bu merhamet dolandırıcılarına söndürtmeyeceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer bu duruşmalardaki her bir satırı tek tek not ediyoruz, bir kenara yazıyoruz. Bunların takipçisiyiz. Yetimin hakkını, gurbetçinin alın terini yedirmeyeceğiz. Merhametlerini sömürerek “bavulladıkları” her bir kuruşu kursaklarından geri alana kadar takipteyiz. O paralar Zahit Akman’ın Zekeriya Karaman’ın bavulundaysa oradan, kimin kasasındaysa o kasadan, hatta kimin cebindeyse onun cebinden alıp sahiplerine geri vereceğiz. Yüzyıl sürse de, bin yıl sürse de bu adaleti biz yerine getireceğiz. Buradan Türk halkına da Almanya’daki Türk gurbetçilerimize de söz veriyoruz”.