Reklam

Kürdün Hal ve Gidişi

Kürdün Hal ve Gidişi
Editör: İlk Haber
01 Ocak 1970 - 00:00
Kimliğini ve kişiliğini silip ?kendileştirdiği? kadının üzerindeki egemenliğini sürdürmeye kararlı er kişi, ?et ve tırnak gibiyiz, biz ayrılamayız? sözünü pek sever; ve de sayısız trajedilerle sabit olduğu üzere bu söz, genel olarak ?ya benimsin ya da kara toprağın? tehdidine bağlanır!..Dilini, kültürünü, tarihini silip ?kendileştirdiği? Kürdün üzerindeki egemenliğini sürdürmeye kararlı Türk de pek sever ?et ve tırnak gibiyiz? sözünü.Tırnak önemlidir, fakat etin yanında tırnağın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur!.. Ve hiç kuşku yok ki ?et ve tırnak gibiyiz? hikayesindeki ?et?, Türk?ü anlatmaktadır.?Tırnak muamelesi? görmek istemeyen Kürtler, kuşaklar boyunca, büyük bedeller ödeyerek, ulusal eşitlik ve özgürlük için mücadele ettiler.Fakat, Kürdün eşitlik ve özgürlük talebini merkeze alan bildik ?yol haritası?, yakın geçmişte farklılaştı; çeyrek asırdır Kürt hareketinin ana dinamiği özelliğini koruyan PKK?nin lideri Abdullah Öcalan, ?Eski fikirlerimden vazgeçtim; evet, biz Türk?le et ve tırnak gibiyiz, ayrılamayız. Kürt kimliğimizi tanıyın, kişilik haklarımızı teslim edin, yeter..? demeye başladıBuna rağmen, geleneksel Kemalist ? Türkçü siyaset erbabı ve üç yüz milyar dolar gibi devasa bir ?maliyet ? rant? ilişkisiyle oluşan ?savaş ekonomisinden? semiren savaş baronları, İmralı?dan gelen, ?Demokratik Özerklik projesinde anlaşalım, bu meseleyi bitirelim.? önerisini hiç ciddiye almadılar.Bu durum, kapitalizmin büyük krizinden, daha güçlü bir imparatorluk kurarak çıkmak isteyen ABD?nin Ortadoğu siyaseti, Kürt meselesinin bir an önce çözülmesini dayatmaya başlayınca, değişti.ABD, Irak?tan, ilan edilmiş bir tarihte çıkmak istiyor. Ama elbette, işgal nedeni olan zengin petrol rezervleri üzerindeki ?sahipliğini? garanti altına almadan çıkmayacaktır. Diğer yandan, Irak Kürdünün işgal sürecindeki işbirliğini, iyi kötü bir Kürt devleti kurarak ?yanıtlayan? ABD, bölgedeki çıkarlarını, Arap ve Acem düşmanlarının karşısında çok zayıf kalan bu devletle koruyamayacağının da farkındadır.ABD?nin Irak?tan çıkmasından sonra, Güney?den İslamcı Arapların, Doğu?dan da Acemlerin zengin petrol kaynakları üzerinde kurulmuş bulunan Kürt devletine saldırmaları, dolayısıyla ABD?nin zarar görmesi mümkündür. Arapların ve Acemlerin kolayca saldırmayı göze alamayacakları bir güç olarak Türkiye?nin Irak Kürtlerinin hamiliğine hazırlanması siyaseti böylece kurulmuş oldu.Türkiye?nin de ?çıkarına? olduğu sanılan bu siyaset ise, öncelikle Türkiye?deki Kürt meselesinin, artık hiç zaman kaybetmeden çözülmesini gerektiriyordu.ABD Başkanı Hüseyin?in, TBMM?de, Demokratik Toplum Partisi Eşbaşkanı Ahmet Türk?le oturup ?Ne olacak bu Kürdün hali?..? muhabbetine girmesiyle ?çözüm süreci? başlatıldı.Prezident Hüseyin?in, Kürt meselesinin ?çözümü? için start vermesinden sonra, ABD?li diplomatlar, izlenebilir bir açıklıkla Kürdün kaderini belirlemek için, Ankara?dan Erbil?e, Erbil?den Kandil?e, Kandil?den Diyarbakır?a koşturuyorlar!Ergenekon davalarıyla ulusalcı - Kemalist reflekslerin adamakıllı zayıflatıldığı Türkiye siyasetine aleni bir şekilde ağırlığını koyan Amerika, AKP?yi, Kürt meselesinin çözümünde inisiyatif almaya ve aktif olmaya zorluyor.Ve Kürt Açılımı söylemiyle ?riskli bir işe? girdiğini düşünen, fakat bu durumdan vazife çıkarmayı ihmal etmeyen AKP, Kürt oylarıyla siyasi ömrünü uzatma hesapları yapıyor?Öyle anlaşılıyor ki, bir ?aksilik? çıkmaz da ?açılım? devam ederse, büyük bir olasılıkla, bugüne değin sürdürdükleri mücadele ile bazı ulusal ve demokratik hakların teslimini sağlayan PKK?li Kürt hareketi, Amerika?nın da Türkiye?yi ?itmesiyle? birkaç hak daha alıp, savaş yorgunu Kürdü onurlandıracak ve ?kravatlı siyaset?le, Irak Kürdünün hamiliğini de üstlenen ?memleket idaresine? katılmayı deneyecek.Sosyalist bir siyasetçinin gözüyle bakıldığında, kuşaklar boyunca derin yaralar almış, kan kaybetmiş, savaş yorgunu Kürt halkını kısa vadede rahatlatabilecek olan ABD?li ve AKP?li ?Kürt Açılımı?nın, uzun vadede ?hayırlı sonuçlara vesile? olmayacağı söylenebilir. Ama bazen, pek çok siyasi iradenin rol aldığı böylesi kritik tarihsel anlarda, biraz ?bekleyip görmek? gerekebilir; göreceğiz!...