CHP ve İYİ PARTİ' nin 2023 SINAVI

Cafer Özilhan
ABONE OL

Mevsim normallerinin üstünde bir sıcaklık bazen yerini tam tersi serin yağışlı havaya terk ediyor. Kısa süreli bu değişkenlik, tatilde, evde, işte olanları kısa süreli etkileyip, günlük programlarında değişiklik yapmalarına neden olsa da, yaşamın bütünlüğü ve geleceğe yönelik planlarını aksatmıyor.


Aslında, günlük gerçeği karnını doyurmak, yaşamak için olması gereken asgari geçim koşullarını sağlamak olanlar, mevsimsel hava değişikliklerinden çok, siyaset, ekonomi, sosyal yaşam alanında ki, toz duman arasında giderek sertleşen siyasi açıklamalardan daha çok etkileniyor.


Organize suç örgütü üyesi olduğunu kabul eden Sedat Peker'in açıklamaları, AKP-MHP iktidar ittifakında, tıpkı değişen hava koşulları gibi dalgalanmalar yaratmaya devam ediyor... Peker'in iç işleri Bakanı Soylu hakkında ki açıklamaları karşısında derin sessizliğe bürünen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidar ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli' nin "Kim demiş Soylu yalnızdır, sahipsizdir,  Soylu'nun yanındayız" açıklamasından bir tam gün sonra, Soylu ismini kullanmadan "bizimle yürüyen hiç kimseyi yalnız sahipsiz bırakmayız " diyerek tabanı üzerinden bir mesajla, Bahçeli' ye selam gönderdi.

Ancak, yine 24 saat sonra gittiği Diyarbakır da, Bahçeli' nin "vatana ihanettir" dediği "Açılım Sürecini" AKP iktidarının başlattığını, HDP'nin bozduğunu söyledi ve "Biji Serok Erdoğan " sloganları eşliğinde konuştu. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu' nu "Serok Ahmet" diye hain ilan eden Bahçeli' nin bu değişken rüzgara ne diyeceği ise merak konusu.


iktidar cephesinde bu tahteravalli gibi inip çıkan ortaklık AKP ve MHP de nasıl değişimlere neden olur, AKP yeni bir ittifak oluşturmak için yeniden "Açılım der mi? Bunu ekonomik ve sosyal göstergeler ve dozu her gün artan toplumsal muhalefet  belirleyecek..


iktidarın tıkandığı, toplumun yükselen tepkisinin sandıkta patlamaya dönüşeceğini görerek yurt genelinde sokakta çalışmalarını sürdüren CHP ve iYi Parti (Millet ittifakında) ise, her iki partininde içinden çıkan, parti görüşü gibi sunulan, aslında bireysel olan sesler,  muhalefetin hedefe koşarken en büyük ayak bağı olmayı sürdürüyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen' in partinin hiç bir organında konuşulmayan tartışılmayan "Kılıçdaroğlu' nun Cumhurbaşkanı adayı" olduğunu parti kararı gibi açıklamaları, AKP medyasında da muhalif medyada da gündem oldu. Tabii, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Uğur Poyraz da, " Biz de Genel Başkanımız Akşener' i CB olarak görmek isteriz " dedi. Kılıçdaroğlu ve Akşener kurmaylarının bu açıklamalarını sessiz tepkisiz izlerken, AKP-MHP kanadı, Millet ittifakında gedik açar mıyız? Umuduyla bu tartışmayı medyasında köpürmeye devam ediyor.

MHP'nin "bizim genel başkanımız da Cumhurbaşkanı adayımız" diyecek ne gücü ne de nefesi var. Bahçeli de her fırsatta herhangi bir tarikatta şeyhe bağlılığını bildiren mürid gibi "Cumhurbaşkanı adayımız muhterem Erdoğan'dır " diyerek, partisinin gücünün değil var olmasının yeterli olduğunu gösteriyor zaten.
Cumhur ve Millet ittifakları arasında ki bu günlük, bireysel çıkışların oluşturduğu soğuk rüzgarların dışında kalan Babaca'nın DEVA, Davutoğlu' nun Gelecek Partileri ile iki ittifaktan arasında gidip gelen SP-BBP- DSP kendi iç çelişkilerini onarmaya çalışıyor.
Siyasal, ekonomik ve toplumsal muhalefetin CHP ve İYİ Parti'nin anketlerde oy artışını sağlamasından rahatsızlık duyanlardan birinin de, CHP de koltuk kavgasını faullü sürdürdüğü için ayrılmak zorunda kalıp Memleket Partisi' ni kuran Muharrem ince olması ise artık saklanamayacak bir gerçek.


İnce, iktidara değil muhalefete muhalefet eden bir siyasetçi olarak çok partili siyasal yaşamda yerini aldı. Gittiği her yerde, çıktığı her ekranda, uzatılan her mikrofona, "Çık karşıma tartışalım Kılıçdaroğlu " diyerek, Erdoğan'in "Eyyy Kılıçdaroğlu " söylemini yaşatıyor. Oysa, kendisini Cumhurbaşkanı adayı yapan, iki kez kongrede Genel Başkan adayı olmasının önünü açıp, kongrede "istenmiyorsun" mesajını delegelerden almasına imkan tanıyan CHP ve Kılıçdaroğlu'nun, ince nin hedefi olmasının tek nedeni. Siyasetçi olarak biten, bitmez bilmeyen koktuk hırsı ve egosuna yenik düşen ince, "Ben battım, benden sonrası tufan diyerek, parçalarına sarıldığı CHP de Kılıçdaroğlu'nu da bulunduğu batağa çekmeye çalışıyor.


Ne yazık ki, ülkenin, siyasal sosyal ekonomik alanda kritik eşikten geçmesi gerekse, iktidara değil muhalefete vurmak son yılların modası oldu...
CHP de koltuk ve ikbal peşinde koşanlar, medyada, tatlı sularda yüzenlerde, CHP ve Kılıçdaroğlu' na vurarak ya iktidardan ya da CHP den beklentilerini aba altından sopa göstererek anlatıyor. Bugün, CHP Yİ eleştiren eski vekiller, bazı albenili gazeteciler yarın "önlerine konulacak milletvekili, belediye başkanlığı adaylıklarına " hayır demeyecektir. Bugün, Kılıçdaroğlu' na " Öl Sezar" diyenler yarın önlerine konulacak Milletvekili, belediye Başkanlığı koltuklarına sarılıp "Çok yaşa Kılıçdaroğlu" diye bağıracaktır. Medya mı? Orada da inceler Sarıgüller gibi efsaneler, korkusuzlar, narenciyeler, kaz partisi gediklileri  hazırolda bekliyor.


Bu nedenle; gerek CHP gerekse İYİ Parti, genel ve yerel seçim için aday belirlerken, öncelikle ticaretle siyaseti bir birine karıştırmayan, egoları kendinden önde koşanları değil, sokakta halkın arasında  suni üretilmiş  karşılığı olan değil, gerçek anlamda ülke sorununu,  yatağa aç girenin kendisi olduğunu kabul edip politika,ve çözüm üretecek isimlere yönelmeli. Ve, parti organlarında alınmamış kararları, parti kararı gibi açıklamalara dur demelidir. 2023 seçimleri için yakalanan iktidar olma şansı, bur avuç siyasetçi ve sözde gazetecinin egosuna teslim edilmemeli...