CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "ittifak liderleri Cumhurbaşkanı adayı olmamı isterse olurum" açıklaması siyaset dünyasının gündemine oturdu. Ancak, aylardır "millet ittifakının daha adayı yok" diyerek, erken sayılacak bir dönemde "aday ismini öğrenip, ona göre mevzilenmeye çalışan (AKP- MHP demiyorum, çünkü iradelerini iki isme teslim etmiş kişilerden oluşan gruplar parti değildir) Erdoğan ve Bahçeli'nin Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasından çok rahatsız olduklarını tahmin etmek zor olmasa gerek.
ANCAK; Kılıçdaroğlu' nun bu açıklamasından en çok rahatsız olanların sadece Erdoğan ve Bahçeli olduğunu düşünmekte yanlıştır...
CHP içinden, özellikle bazı yerel ve ulusal basında yazan gazetecilere (!) mutlak ittifak gerektiren bir seçimde, Önyargılı, kişisel ve at gözlüğü ile bakıp "Kılıçdaroğlu'na oy vermezler" diye yazıp konuşturmak nasıl bir duygu ve siyasi amaç içeriyor.
Aslında, Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının ardından irdelenmesi tartışılması gereken bu olmalı. İmamoğlu değerlidir, Yavaş 'da Soyer'de Adana, Antalya, Aydın, Mersin gibi illerde seçim kazanan ve halkın kenti hak hukuk adalet içinde yönet diye seçtiği başkanların hepside İmamoğlu ile eşdeğerdir. Onların görevi bitmedi yeni başladı. ittifak tabanının bile tepki göstermediği, AKPMHP, PERİNÇEK vs vs nin dürüst olduğu, hak hukuk adalet diyerek hesap soracağını bildikleri için karşı çıktığı Kılıçdaroğlu 'nun adaylığına karşı "İmamoğlu, Yavaş aday olsun" demek "Kılıçdaroğlu olmasında kim olursa olsun demektir.
Ve, bunu seslendirenlerin; kerametleri kendinden menkul bazı CHP'liler bazı il - ilçe başkanları, varlığını belediye başkanlığı koltuğuna armağan etmiş(!) bazı belediye başkanlarının sözcülüğüne soyunan, yerel yönetimi kendi yaşama nedeni sayan CHP'li, CHP'li olmayan, Atatürk, demokrasi maskesi ile gazetecilik(!) yapanlarla, sosyal medyada ki trol ve trol severler dikkatle izlenmeli.
Yerel yönetim gücüyle CHP listesinden TBMM ye paraşütle girip, yerel yönetim gücünü kendi siyasi becerisi ve yeteneği sayanlara, kapı ardında Kılıçdaroğlu sonrası CHP Genel Başkanlığı'na oturma planları yapanlara, rüyasında görse kendi bile şaşıracağı, saygın ve çok değerli CHP Genel Başkanı sıfatını kazanma şansı olmayan (Selin Sayek Böke'yi tenzih ediyorum) Tansu Çiller'lige heveslenenler de dikkatle izlenmeli. O koltuğa oturamayacağını bilerek yerel ve siyasi varlığını parti içinde korumak için; o koltuğa oturacak olan değerli bir isme kendini güçlü gösterme hamlelerine de, dürüst ilkeli hiç bir partilinin kanmaması gerektiğinin de altını çizmek gerekiyor.
Ve, CB adaylığı isteyip istemedikleri İmamoğlu, Yavaş Soyer ve diğer Büyükşehir Belediye Başkanlarına sorulmalı. Hatta, soruyu beklemeden onlar bunu açıklamalı. Erdoğan iktidarini bitirecek olan erken ya da zamanında bir seçimde belirleyici güç halktır seçmendir. Onların gözü kulağı da Kılıçdaroğlu ve Akşener'de... Karamollaoğlu'nun tavrı da önemlidir, Davutoğlu ve Babacan'ın ise Kılıçdaroğlu'nun adaylığına itiraz etme gücü ise zaten yoktur.
Millet ittifakının taşıyıcı gücünün Kılıçdaroğlu ve Akşener olduğunu unutmamak gerekiyor, iki liderin arasını açmaya çalışanların, ince, özdag gibi arkadan çelme takmayı siyaset bilenlerin, iYi PARTİ'nin seçime katılmasını sağlayan iradenin Kılıçdaroğlu oldugunu, Kılıçdaroğlu' nun dürüst, ilkeli, kişisel ikbal peşinde olmadığını en iyi bilenlerden birinin Akşener olduğunu da, Akşener'in açıklamalarında görmemesi ise sadece "siyasi körlüktür. O nedenle, İNCE, ÖZDAG, Öztürk, Sarıgül Çelebi gibilere gereken cevabı, bir yanılgı ile beraber yola çıkanlar hızla onlardan koparak kaçarak cevabı veriyor, Gerçek cevabı ise halk - seçmen sandıkta verecektir...
HDP'nin özellikle Selahattin Demirtaş'in, TİP Ve Sol Parti'nin bu konuya ilişkin görüş ve tavrını irdelemek ise ayrı bir yazı konusu. Sadece TİP Genel Başkanı Erkan Baş'ın, "ikinci turda kazanabilecek adaya birinci turda da oy verebiliriz" sözünün çok değerli olduğunu vurgulamakta yarar var. CHP içinde ise, Özgür Özel, Oğuz Kaan Salıcı, Canan Kaftancıoğlu, Ali Mahir Başarır, Faik Oztrak, Aylin Nazlı Aka gibi, CHP ilkelerine, siyaset yapma bilinci ve bir adım ötesini görme yeterliliklerinden kuşku duymadığım isimlerin Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda parti tabanı ve seçmene verecekleri mesajları çok önemsediğimi de belirtmekte yarar görüyorum.
ATATÜRK'ten daha ATATÜRKÇÜ, Hasan Tahsinlerden, Uğur Mumcu'lardan daha büyük, daha cesur daha korkusuz oldukları yazılıp çizilen, bunun için sürekli ambalaj ve makyaj yenileyenlerle, Migros emekcilerinin yasal, haklı eylemini "ev basma" olarak tanımlayan hukukçuyu alkışlayan, Metin Feyzioglu'nu Atatürkçü ilan edip Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyip "Adam gibi Adam" ilan ettiğini unutan unutulmasıni isteyen Gazeteci(!) Yazar(!) larla, varlık nedenleri iktidar havuzundan gelecek suya bağlı olan kalemşörlerin, Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ilişkin ne söyleyeceklerinin ise hiç mi hiç önemsenmemesi gerekir..
Geliyor Gelmekte olan. Kalın sağlıkla.
FACEBOOK YORUMLAR