Çocuk İstismarına Dur Deyin!

Son zamanlarda Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaşanan çocuk istismarı vakalarına toplum nezdinde geniş çaplı tepkiler geldi. Peki, çocuklara istismardan nasıl korunmaları gerektiği nasıl öğretilebilir? SADEM’den Uzman Psikolog Şükriye Bayram, bu konuda ailelere uyarılarda bulundu.

Çocuk İstismarına Dur Deyin!
Editör: İlk Haber
24 Mayıs 2019 - 09:12 - Güncelleme: 24 Mayıs 2019 - 09:25

Dünya çapında çocuk istismarı suçları Türkiye’de de son dönemde tırmandı. Vatandaşların çocuklarını istismara karşı nasıl korumaları gerektiğiyle ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapan Sarıyer Belediyesi de Aile Danışma ve Eğitim Merkezi’nde (SADEM) çocukların haklarının korunması ve bu konuda farkındalığın artması için uzman psikologlardan yardım alıyor. SADEM’in Uzman Psikoloğu Şükriye Bayram, istismarın söz konusu olduğu durumlarda, ailenin soğukkanlı bir şeklide tepki vermeden, yargılamadan ve ayrıntılı soru sormadan çocuklarını dinlemelerini öneriyor.  

NEYLE KARŞI KARŞIYASINIZ?

Vatandaşların neyle karşı karşıya kalacaklarını açıklamak için öncelikle istismarın ne olduğu ve çeşitlerini açıklayan Şükriye Bayram şu ifadeleri kullandı;  “Bunlar duygusal, fiziksel ve cinsel istismar şeklinde görülebiliyor. Duygusal istismar, çocukların yetişkinler tarafından aşağılanması, rencide edilmesi, küçük düşürülmesi, hakarete uğraması gibi davranışlar olarak tanımlanabilir. Fiziksel istismar çocuğun yetişkin tarafından şiddete maruz kalmasıdır. Cinsel istismar ise çocuğun hem duygusal hem de fiziksel olarak zarar görmesi;  cinsel şiddet ve çocuğun ticari amaçla kullanılması olarak tanımlanabilir”

“İSTİSMAR İKİ FARKLI ETKİ OLUŞTURUR”

Çocuklarda istismarın iki türlü etki oluşturduğu söyleyen Bayram, “Birincisi ayrışma dediğimiz bölünme, ikincisi de travma sonrası stres bozukluğu. İstismar dediğimiz şey aslında travmanın kendisi, yani çocuklar travmatize oluyorlar.  Travma sonrası stres bozukluğu öfke patlamaları, huzursuzluk, sinirlilik ve kâbus görme gibi sorunlar yaşanıyor. Aileler bu değişiklikleri, davranışsal belirtileri dikkate almalı. Aileler bu ipuçlarını yakalarsa, süreçte sağlıklı bir şekilde ilerleyebilirler.” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUĞU ÖNCEDEN BİLGİLENDİRİN”

“Çocukların bilişsel seviyelerindeki gelişmeler aşamalı olduğu için, küçük yaşlarda buna maruz kalan çocuklar durumu anlamlandıramıyor.  Anne ve babaların bu noktada daha önceden bilgilendirme yapmış olması çok önemli. Konu hakkında bilgi sahibi olan çocuklar yaşadıklarını daha kolay bir şekilde ifade edebiliyor. Çocuklar istismara uğradıklarına dair bilgi verdiklerinde aileler bu durumu olduğu gibi kabul edip anlatılanlara inanmalı.” diyen Uzman Psikolog Bayram çocukların bu konuyla alakalı yalan söyleyemeyeceklerini belirtiyor. 

 


“TRAVMA SOL LOBU ETKİLİYOR”

Bayram, “Sol lop dil ile sağ lop ise duygularla ilgilidir. Travmaya maruz kalan çocuğun beyninin sol lopu zarar görebiliyor. Çocuklarda beyin gelişmekte olduğu için istismar durumunda beyin kendini kapatıp gelişimini durduruyor. Travma direkt olarak sol lobu etkiliyor. Bu da dil ile ilgili olan bölümün bozulması demek.” diyerek bunun, çocukların istismar sonrasında yaşadıkları olayları dile getirememesine neden olduğunu ifade ediyor.

 “ÇOCUKLARI DİNLEYİN”

Ailenin, çocuğu, soğukkanlı bir şekilde, tepki vermeden, yargılamadan, ayrıntılı soru sormadan ve eleştirmeden dinlemesi gerektiğini belirten Şükriye Bayram; “Ebeveynler bunu anlattığı için çocuğuna teşekkür etmeli ve onu sevdiğini söylemeli. Çünkü çocuklar cinsel taciz ile ilgili bilişsel sebepler arıyorlar. Kendilerini suçluyorlar. Anne babalar bu durumun çocuğun suçu olmadığını, ona bunu yapan yetişkinin suçu olduğunu açıklamalı. Çocuğun yanına gidip “Seni tedirgin görüyorum, huzursuz olduğun bir konu var mı, varsa bunu benimle paylaşmak ister misin?” diye sormalı. Eğer çocuğun cevabı hayır oluyorsa, çocuğun üstüne gidilmemeli.” şeklinde konuştu.


“ÇOCUK MERKEZLİ OYUN TERAPİSİ”

Cinsel istismarına yönelik çalışmaların daha çok oyun ve dışavurumsal terapi teknikleri olarak yapıldığını belirten Uzman Psikolog Bayram, “Oyun terapisinde çocuk oyun oynarken bir yandan da hipokampusunu eski haline getirmiş oluyor. Aslında çocukların travmayla baş etme konusunda doğuştan gelen bir yetenekleri var. Ama bazen o kadar üst üste geliyor ki, çocuklar bunlarla baş edemiyor. Burada da terapi devreye giriyor. Bu da çocuk merkezli oyun terapisi oluyor. Hepsi sol lobu eski haline daha çabuk döndürmek için uygulanıyor.” ifadelerini aktardı.

 


“İSTİSMAR EDEN KİŞİYLE KARŞILAŞMAMASININ GARANTİSİ VERİLMELİ”

Çocukların zedelenen güven duygusunu eski haline kavuşturmanın, bu noktada psikologların yapacağı ilk şey olduğunu vurgulayan Bayram; “Bu süreçte çocuğun, kendisini istismar eden kişiyle bir araya gelmemesi gerekiyor. İstismar eden kişiyle tekrar karşılaşmaması için gerekli önlemler alınmalı. Bunun garantisi de çocuğa verilmeli.” dedi.


“AİLELER KENDİNCE ÇÖZÜM ÜRETMEMELİ”

Şükriye Bayram; “Çocuğumuz böyle bir durumdan bahsettiğinde ya da siz hissettiğinizde bunu direkt ilgili kurum ve kişilere bildirmeniz gerekiyor. Bu konuda uzman kişilerden yardım alınması gerektiğini düşünüyorum. Aileler kendince çözüm üretmekten ziyade, belediyelerin bünyesinde ücretsiz hizmet veren aile danışma ve eğitim merkezinde bulunan psikologlara başvurabilirler.” sözlerini kaydetti. 

 


“SUÇU BİLDİRMEKLE YÜKÜMLÜLER”

Psikoloğun yapacağı şeylerden birinin de aileyi şikâyette bulunması için ikna etmek olduğunu belirten Bayram, “Çünkü bu bir suçtur ve ihbar etmekle ilgili yükümlülükler vardır. Eğer aile bunu yapmıyorsa, psikolog ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmek durumundadır, bu bir yasal yükümlülüktür.” ifadelerini kullandı.

 “ÇOCUKLARI BİLİNÇLENDİRİN”

Cinsel istismarı önlemek için ailelerin, çocukların gelişim düzeyine bağlı olarak konuşması ve çocukları bilgilendirmesi gerektiğine dikkat çeken Uzman Psikolog, “Bu bizim toplumumuzda ayıp olarak görülüyor ama çocuğa bilinçlendirmeyi ne kadar erken yaparsak, o kadar koruyucu oluruz. Çocuk zaten iki yaşından sonra kendi vücudunun farkına varmaya başlıyor. Çocuklara özel alanlarını, mahrem bölgelerini öğretmek ve bu bölgeleri kimsenin görmemesi ve dokunmaması gerektiği söylenmeli. Kendisine dokunulmadığı gibi başka insanların da özel bölgelerine dokunulmaması gerektiği bilgisi verilmeli.” diyerek aileleri uyardı.

“BİLİNÇ AİLEDE VERİLİRSE DIŞARIDA MÜCADELE KOLAYLAŞIR”

“ Çocukla yapılan şeyler, mesela birlikte uyuma, birlikte yıkanma, birlikte giyinme vb. birlikte yapılacak etkinlikler değil. Çocuklar 3 yaşından sonra ebeveynlerinden ayrı uyumalı. Kendine ait benliği oturtmak ve sınırlarını oluşturmak için ebeveynler çocukların giysilerini çıkarırken izin almalı.” diyen Şükriye Bayram, bu bilincin ailede verilmesi halinde çocukların dışarıda mücadele etmesinin daha kolay olacağını söyledi.

“ÖZEL BÖLGELER ANLATILMALI”

Bayram şu ifadeleri kullandı; “İyi dokunuş ya da kötü dokunuş diye bir şey yok aslında. Kötü dokunuş dediğimiz zaman aslında yetişkinlik hayatında cinsellik kötüdür algısı oluşabilir. Bu yüzden detaylı bir şekilde çocuğa özel bölgeler anlatılmalı. Çocuklara hayır demeyi öğretmeliyiz. Çocuklarımızla güvene dayalı bir ilişki kurmalıyız. Böyle olunca da çocuğumuz her şeyi rahatça konuşup iletişim kurulabilir. Bu süreçte çocuklarla aynı seviyeye inip gözlerine bakarak konuşmalı ve onu anladığımızı göstermeliyiz.”