Reklam
TURAN ESER

TURAN ESER


Maraş'ta kamu düzenini kim bozdu?

04 Ocak 2022 - 17:03

Aleviler ve onların kurumları ABF, PSAKD, AKD, HBVAKV, ADF ve AABK; insanlık suçu olan Maraş Katliamı'nda vahşice katledilmiş canlarını bugün 25 Aralık’ta, katledildikleri yerde anacaklar.

AKP iktidarı ise Alevilerin anma buluşmasına ve acılarını yaşamaya tahammül göstermiyor ve engel oluyor.

Her yıl olduğu gibi yine Maraş’ın girişlerine “güvenlik barikatları” kuracaklar. “Anma yasaklanmıştır” diyecekler.
 

Hiçbir vicdan sahibi ve adalet, insanlık suçunun hatırlatılmasını ve Maraş Katliamı'nda vahşice öldürülmüş insanları anmayı yasaklamaz.

Yasak varsa mutlaka gizlenen bir şey vardır. Demokratik ve insani bir hakkın kullanılması yasaklanıyorsa, gizli bir itiraf vardır. Demek ki, Maraş Katliamı'nda yüzleşmek istenmedikleri hakikatlerin üstünü örtmeye devam etmek istiyorlar. Katliamın gerçek sorumlularının açığa çıkmaması ve hakikatleri örtme telaşıyla ‘yasak’ kararı veriyorlar.

Bu yıl yine, Kahramanmaraş Valiliği 13 Aralık tarihli yazısı ile Maraş Katliamı’nın katledilmiş insanların anılmasını ‘yasakladı.’
 

Gerekçe mi?

Valiye göre “.. kamu düzeninin bozulmaması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla .. ile toplum yararına yapılacak etkinlikler hariç olmak üzere yasaklanmıştır.”

Ama dönemin valisi bu gerekçelerle, 43 yıl önce insanlığa karşı işlenmiş alçakça suç olan Maraş Katliamı'nı önlemedi ve katillerin kamu düzenini bozmasını yasaklamadı!

Fakat söz konusu, katliamı lanetlemek, katledilmiş insanları anmak ve yarım kalmış yasları ve acıları yaşamak olunca, “kamu düzenini bozmak” oluyormuş!

Bu mantıkla baktığımızda toplu katliam “toplum yararı” oluyor, katledilenleri anmak “suç işlemek”!

Sayın vali anmayı, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi” için yasaklamış!

Kim bu başkası acaba? Katliamın üstünü örtmek isteyenler mi? 

Aleviler hangi anma ya da başka etkinliklerinde şiddete, suça ya da hukuk dışı faaliyetlere bulaşmış ki?

Tarihte tek bir örneği var mı?

Ama Valilik nezdinde Aleviler “tehdit” olarak görülmüş ki, yasaklamış!

Tıpkı yasaklı inançları Alevilik gibi!
 

Neymiş?

“Toplum yararına yapılacak etkinlikler” yapılabilirmiş!

43 yıl önce insanlık suçu olan, yüzlerce masumu katletmek için, camilerde “Allah için cihada” çağrı yapmak mı, “Toplum yararına etkinlikti?”

Anmak ise ‘kamu düzenini bozmak’mış!

Peki 43 yıldır toplumun psikolojisi üzerinde telafisi zor yaralar açan bu insanlık suçu katliamın sarılmayan yaralarını kim saracak?

Katliamın yarattığı travmaları ve tahribatları kim onaracak?

Katliamcıların ve devletin huzurunu düşünen akıl, mağdurların huzursuzluğunu ne zaman anlayacak?

Yitirilmiş insanları anma, mezarlarına bir karanfil bırakmak ve bir Gülbang okumayı “Maraş’ta huzur bozmak” olarak görenlerin, biraz vicdan ve adalet duygusu olsaydı, 1978’de Maraş’ta kimin huzuru bozduğunu itiraf ederlerdi.
 

NEDEN 43 YIL ÖNCE KATLİAMCILARA YASAK KOYMADINIZ?

İnsanlık suçunda yitirdiklerimiz anmak “suç” oluşturabilir mi?

Hakikatle yüzleşmekten kaçanlar asıl şu sorulara cevap vermelidir;

“Cami ve sinema bombalandı” diyerek halkı tahrik edip, galeyana getirerek ve Maraş Katliamı’na ve insanlık suçunu organize edenler “suç oluşturacağız” diye bağıra bağıra gelirken, dönemin valiliği neden “yasak” kararı almadı?

Katliamdan bir kaç gün önce “Milli Piyangocu” sahte kimlikleriyle Maraş’a gelen katilleri otellere kim yerleştirdi? Sivas katliamında bir kaç gün öncede “Hicret koşucuları” Sivas’taki otellere yerleştirilmesi tesadüf müydü? Katliamlarda kullanılan yöntemlerdeki benzerlikler manidar değil mi?

Maraş Katliamı'nda dinci ve ırkçı faşizmin en çok başvurduğu provokasyonlarla, halkı tahrik ederek galeyana getirenlerin, katliam gösterileri yapması, “kamu yararına” görülürken, anmak mı “kamu düzenini bozuyor?”

Katliamın hazırlıklarından itibaren seyirci olmayı tercih eden devlet, katledilen insanların anılmasını mı “güvenlik” sorunu görüyor? Neden PTT görevlisi kılığında, “mektupların kaybolmaması için çalışma yapıyoruz” diyerek, Alevilerin evlerine kırmızı çarpı atanları kollamak mı, huzuru sağladı?

Valilik ve devlet, Alevilerin yaşam “hak ve özgürlüklerinin korunması, Alevilere yönelik suç işlenmesini önlenmek” için, Maraş’ta, kırmızı çarpılı kapıların ardında ölümün kıskacındaki Alevileri, neden Türk İslam Sentezci faşistler ve siyasal İslamcı cihadistlerin katliamından korumadı? Yeşil çarpılı evlere neden dokunulmadı?

Sayın vali 43 yıl önce “kamu düzeni bozan” kimdi?
Karnındaki doğmamış bebeği ile öldürülen Elif ana mı?

Evet kim bozdu Maraş’ın huzurunu Sayın Vali?
Çocukların öldürüldüğü ve sokakların cesetlerle dolduğu bu insanlık suçuna “müdahale edin” talebine, 500 bin askeri ile NATO’nun en büyük ordusu olmasına rağmen “Yeterli gücümüz yok” diyen Kenan Evren olmasın?

Maraş’ta Aleviler katledilirken, “kamu düzeni” bozulmadı mı?

Alevilere yönelik “katliam suçu işleyenleri önlenmek” için 4 gün gerek görmeyen, hareketsiz kalan güvenlik güçleri ve ordu, faşistler kamu binalarına saldırınca mı “kamu düzenini” hatırladı?

Cuma namazında “Oruç ve namazla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır” diyerek, halkı “Allah için cihat başına” davet eden Diyanet’in Maraş’taki imamı mı, kamu düzenini korudu ve suçu engelledi?

Gerçekten Maraş’ta kamu düzenini kim bozdu Sayın Vali?
Genç kızın memesini kesip sopanın ucuna takanlar mı, yoksa kızlarını anmak isteyen anneler mi?
Söyleyin; kim bozuyor huzuru, kamu düzenini sayın vali?
Kocaman bir kazandaki kaynar suya atılarak öldürülmüş bir Kızılbaş çocuğunun cesedi mi bozdu Maraş’ın kamu düzeni ve huzurunu? Yoksa çivilendiği ağaçta ateş edilerek öldürülmüş bir yetişkin Kızılbaş cesedi mi? 12 kurşunla öldürülmüş Alevi piri Gıjık dedemiz mi huzuru bozdu?

Sayın vali soruyorum;

43 yıl önce CIA ve Pentogun ürünü Özel Harp Dairesi ve kontrgerilla gibi derin yapılar, birilerinin ‘huzuru’ için Alevilere ve solculara katliamlar düzenleyerek huzuru kaçırmış olmasınlar?

Bundan haberim yok demeyin Sayın Vali. Devletin arşivindeki adli tıp raporları, görgü tanıklarının ifadeleri, mahkeme tutanakları halen devletin elinde! Kamuoyunun bilgisinden saklanmış, başbakanlık çekmecesinde saklanan ve yargıya teslim edilmeyen istihbarat ve müfettiş raporlarında kamu düzenini bozanların isimleri, karanlık ve derin ilişkileri ve katliamın gerçek sorumluları hakkında yeterli bilgi vermiyor mu? “Devlet sırrı” diyerek, arşivleri mağdurlara açmamak, insanlığa karşı suç işleyenleri korumaktır. Mağdurları ise bir kez daha katletmektir.

Maraş’ta huzuru ve kamu düzenini bozan kim sayın vali?

O karanlık günde ailesine öldürüldüğüne tanık olan, sonra korkudan kaçarak komşularına sığınmak isteyen ama içeri alınmadıği için öldürülen çocuk mu?

Yoksa çocuğu öldürdükten sonra, cesedini kaynar kazana atan katiller mi?

Şimdi yine soruyorum Vali Bey, Maraş’ta huzuru öldürülmüş o çocuklar mı, kadınlar mı, yaşlılar mı, gençler mi bozdu?

Maraş’ta ölenlerin anılmasını ‘Kamu düzeni ve huzuru’ adına yasaklamak olsa olsa, bu katliamın doğrudan sorumlusu olanları, derin devletin ve onların yerli işbirlikçilerinin aklanmasına ve ‘huzuruna’ hizmet eder!

Yüzlerce insan öldürüldü. Binlerce insan yaralandı. Yüzler ev ve işyeri tahrip edildi. Binlerce sürgün ve onbinlerce zorunlu göç yaşandı. Alevilerin varlıkları talan edildi, ticaret yapma hakları yok edildi.

Söyleyin sayın Vali; 43 yıl önce kimin huzuru sağlandı, kimin huzuru kaçırıldı?

‘Huzur’muş!

43 yıldır Maraş’ta anmaları Alevilere yasaklandı.

Binlerce polis ve asker, TOMA ve zırhlı araçlarla kent girişlerine kurulan barikatlar mı, Alevilerin huzuru sağladı?

Ellerinde karanfillerle, barikatların önünde bekleyenler mi huzuru kaçırıyor? Yoksa kurulan barikatların arkasında duran devlet mi?

Maraş’ta katledilenlerin anılması ve katliamla yüzleşme çağrısı talebinin, AKP tarafından yasaklanması manidar değil mi?

Alevileri “Maraş ve diğer tüm insanlık suçları katliamlarla yüzleşmeliyiz” diye kamuoyunun vicdanına seslenmesi neden yasaklanır? Adalet ve vicdan bunun neresinde?

Herkes kendine yakışanı yapıyor. Devlet Alevilerin ve dolaysıyla Türkiye haklarının huzurunu kaçıranları koruyor, Aleviler ise toplumsal barış için, katliamlarla yüzleşmenin ve hesaplaşma hakkının korunmasını!

Unutmayın insanlık suçu işleyenler çoluk ÇOCUK, yaşlı genç, genç, yaşlı ve HAMİLE kadın demeden katlettiler, vahşice öldürdüler.. Bu “kahramanlar” kamu düzeni adına mı kurşun sıktılar? Öldürdükleri için mi kollandılar, ödüllendirildiler? Milletvekili oldular.. Demirel “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” derken, ardılları katilleri; “Kurşun atanı da, kurşun yiyeni de kahraman” ilan ettiler!

Maraş katliamında kim “kahraman” oldu sayın valim?

Maraş mı?

Yüzleşmek lazım.

Çünkü geçmiş çok temiz değil.

İnsanlık suçlarıyla dolu karanlık bir tarih kendisine ışık tutmamızı istiyor.

Işık tutacağımız çokça karanlık adres var. Orada halen solcular, Aleviler, Ermeniler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler, Rumlar ve daha birçok katliamla eksiltilen ama tükenmeyenler oturuyor.

Huzur için devlet, yüzleşmeye davet edilecek. Yitirilmiş insanlar ise yasaklara rağmen anılmayı ve unutulmamayı hak ediyor. Zira Maraş katliamı bitmedi! Dava açık! Etkileri devam ediyor.

Kamu düzeni ve huzuru, katliamcıları koruyan cezasızlık hukuku ve devlet politikası değil, katliamlar yüzleşmekten ve hesaplaşmaktan geçiyor.

1978’de Alevilerin kapılarına atılan kırmızı çarpılar, bugün anmaları yasaklanarak, mağdurların acılarının ve yaslarının üzerine atılıyor.

Maraş katliamını lanetlemek ve katledilmiş insanların anmasını izin verilmesi, kamu düzenini bozmaya değil, düzeltmeye hizmet eder.

Sayın Vali bugün barikatları kaldırın; Aleviler Maraş’a geliyor. Katledilmişleri anmaya, yas tutmaya, deyiş söylemeye, gülbank okumaya, katledilenlerin mezarlarına karanfil bırakmaya ve insanlık suçu katliamı lanetlemeye...

Suç bunun neresinde sayın vali?

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum