Reklam
Cafer Özilhan

Cafer Özilhan

DÜNDEN BUGÜNE

KILIÇDAROĞLU'NA TÜRKEŞ KUMPASI MI?

20 Aralık 2020 - 21:35

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Istanbul il Başkanı Kaftancıoğlu, İBB Başkanı imamoglu ve Kadıköy Belediye Başkanı Odabaşı' nin, eski MHP Genel Başkanı Türkeşin eşini ziyaret etmesi insani ilişkiler acısından bakıldığında son derece normal. Siyasi açıdan bakıldığında ise sorunlu. Bu ziyaretin Alevilerin kadın erkek çocuk demeden katledildiği Maraş Olaylarının yıl dönümünde yapılması ise sadece sorun olarak tanimlanamayacak kadar "Siyasi ilkesizlik" olarak gündemde yer aldı. 
Maraş Katliamını yok sayan, her konu da konuşan AKP,MHP, VP nin sessizliği ne kadar normalse, CHP nin kurumsal kimliği ile yapılan bu ziyaret zamanla olarak o kadar "anormal " 
Özellikle sosyal medyada, iktidar ve yandaşlarının her fırsatta "Eyyyy Kılıçdaroğlu " diye bağırmasına benzer sesler bu kez CHP tabanından, seçim çalışmalarının, mitinglerin, etkinliklerin yükünü çekenlerden yükseldi. Ve, kaçınılmaz olarak Alevilerden. Haklılar mı? Sonuna kadar. Ancak, bütün okları Kılıçdaroğlu' na yöneltip "hakarete" varan üslupla 
"git" demek ne parti ilkelerine ne de Alevi kültürü ile bağdaşmaz. 
Bu ülkenin, Cumhuriyetin, demokrasinin çimentosu Aleviler, yıllardır inançlarının gereğini yaşadıkları için ötekileştirilmeye karşın, inancından, Cumhuriyete demokrasiye bağlılıklarından taviz vermedi. 
Aleviler içinde iktidara yamanan "düşkünlerin" varlığı da dikkate alınırsa, Alevilerin, son siyasal tahlilde CHP çatısı altında örgütlenmesi veya CHP ye destek vermesi de son derece normal. Özellikle Kılıçdaroğlu' nun Alevi kimliğini her fırsatta suç gibi kullanan AKP-MHP' nin Seval Türkeş ziyaretinin ardından CHP tabanı ve Alevilerin Kılıçdaroğlu'nu linç etme yarışını ellerini ovuşturarak izledikleri de bilinen bir gerçek. 
Bu noktada, CHP Genel Başkanı'nin ziyaretin hemen ardından yaptığı Maraş Katliamını kınama açıklamasının yok sayılmasıda normal. Aleviler başta olmak üzere bu ziyarete parti tabanından gösterilen tepkilerde rahatsız edici olan en önemli faktör, "Tek adamlığa hayır" diyenlerin Kılıçdaroğlu'nu "Tek adam" olarak görüp kabul etmeleri. Genel Başkan Yardımcıları, Danışmanlarının bu ziyareti planlarken ya da Kılıçdaroğlu bu programı önlerine koyduğu zaman neden itiraz etmediklerini bilen var mı? 
Yani, Kılıçdaroğlu, "hadi Canan hanım, Ekrem bey, Şerdil başkan gidip bayan Türkeş'in bir çayını içelim mi ?" dedi. 
Ve, beni en çok düşündüren soru; Kılıçdaroğlu' na bu ziyaretinde neden bir Genel Başkan Yardımcısı, bir milletvekili eşlik etmedi de, hem AKPMHPVP nin hemde CHP içinde ki CHP muhaliflerinin " bir bardak suda boğmak için fırsat bekledikleri il başkanı, İBB BAŞKANI ve Kadıköy Belediye Başkanı eşlik etti? 
Ana muhalefet partisi liderinin uyku saati dahil her anını programlayan, programlaması gereken siyasi danışmanları, yardımcıları, Halkla ilişkiler sorumluları yardımcılarının bu ziyaretten haberi yoksa o görevlerde neden bulunduklarını bilen var mı? 
Her akşam, bir gün sonrasının gündemini önüne koyan danışmanları, Maraş Katliamının yıl dönümünü bilmeyecek, unutacak kadar yetersiz mi? 
Partinin siyasi ve halkla ilişkilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcıları bu ziyarete 
" HAYIR " diyemeyecek kadar siyasi korkak mı? 
Madem, bu ülke de siyaset komplo teorileri üzerine kuruluyor, madem her komplo teorisi müşteri buluyor; o zaman sormak gerekmez mi? Kılıçdaroğlu'na ziyaret tuzağı mı kuruldu? Kuruldu ise kim kurdu? 
Yanlış anlaşılmasın, bu ziyareti öğrendiğim anda siyasi üslup ve nezaket kapsamında en sert eleştirenlerden biriyim. O eleştirininde arkasindayım. Ancak, eleştirirken bütüne bakmak gibi de bir gereklilik olduğuna inanıyorum. Kaftancıoğlu, imamoğlu, Odabaşı bu ziyarette belki de en son eleştirilmesi gerek kişiler. Genel Merkez de yapılmış bir program ve tabii ki günler öncesinden Türkeş ailesine bildirilmiş, randevu alınmış. Yani, "hadi bir çay içelim" değil. Bu baglamda, bu üçlünün itiraz hakkı var mı? Yok. AMA, siyasi olarak mazaret bildirip gitmeme hakları var mı? Evet. Yaptılar mı? Hayır. 
CHP'nin kurumsal kimlik olarak bu konuda yapacağı açıklama, parti tabanında nasıl değerlendirilir? Benim için soru işareti değil. AKPMHPVP bileşenli iktidara karşı "Millet ittifakını " sağlam ve geniş bir temele oturtmak zorunluluğu "Kılıçdaroğlu" nu demiyorum CHP yi bu tür yanlış adımlar atmaya zorluyor. 
Nazlı Ilicak' ları bile meclis kürsüsünden savunmak gibi. O NEDENLE, Kılıçdaroğlu' na "her şeye tek başına karar veren tek adam muamelesi yapan" CHP tabanı tepeye değil bütüne bakmak zorunda. 
Aylardır gidiyorum gittim oynayan Muharrem ince, siyasi varlıklarını Deniz Baykal' a borçlu olan Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, kırık kalpler kulübü gibi kalp görselli parti kuran Mustafa Sarıgül'ü de dönem dönem sırtında taşıyanda CHP' nin bu tabanı değil mi? 
Meclis kürsüsünde görevini en iyi şekilde yapan Özgür Özel'e, bir anda "işte CHP Genel Başkanı adayımız" diyende, havuz kanalları dahil gezmediği medya organı kalmayan Barış Yarkadaş'i bile sosyal medyada "işte CHP Genel Başkanı adayımız " diye alkışlayan da aynı CHP tabanı. 
E. ihsanoğlu, Cumhurbaşkanı adayi gösterildiği zaman susan, alkışlayan, oy verende bu CHP tabanı.
7 TiP üyesi genci katleden cani Haluk Kırcı' nin yol arkadaşı Selami igrek'in Ataşehir Belediye Meclis üyesi adaylığına susup, alkışlayan sandıkta oy verende aynı CHP tabanı değil mi?
2014 yerel seçimlerinde Sadi Özata, yine Atasehir' de, AKP aday adayı olup AKP üstünü çizince belediye Başkanı tarafından elinden tutup kendi kontenjanindan meclis uyesi adayi gösterilip, bir de meclis başkan vekili yapılmasına susup oy veren alkışlayanda aynı CHP tabanı değil mi? 
CHP' nin, kuruluş ilkelerinı koruyarak, çağın koşullarına, evrensel siyasi gelişmelere ayak uydurması, ana ilkelerinden taviz vermeden sola açılması gerekliliği kaçınılmazdır.
Yüzünü, günlük siyasi kaygı ve beklentilere dönen, kimin sesi daha çok çıkıyorsa ona kulak veren, yüzlerinde ki maskeyi her dönem yenileyen kişilere omuz verip alkış tutan CHP tabanı da, partide "Tek adam" özlemini değil, kurumsal temsil ve yetki kullanan bir Genel Başkanın var olduğunu, olması gerektiğini unutmamalı. Kılıçdaroğlu da, Maraş Katliamının yıl dönümünde yaptığı Seval Türkeş ziyaretinin bir bedeli oldugunu biliyordur. O nedenle, çevresinde oluşturulan o çemberin halkalarını bir kez daha çok dikkatli gözden geçirip "kendisine bedel ödetmeyi" amaçlayanlara gereğini yapmalı, "bedel ödetmelidir " Bunun yapılması CHP 'nin iktidar yürüyüşüne güç katacaktır..

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum