AYDIN EKİCİ

AYDIN EKİCİ


ÖNCE VATAN II

13 Nisan 2020 - 06:14

Sevgili okurlarım, yazımın bu bölümünde vatanımızın içinde bulunduğu iç ve dış tehlikeyi ele alacağım.

Değerli okurlarım, 18 yıldır aldatılan, kandırılan, uyutulan, korkutulan bir topluma dönüştürüldük. Durum böyle olunca gerçekleri gözden kaçırdık, AKP’nin tuzağına düştük…

Ülkemizi meçhule sürükleyen bir yöneticimiz var…

Sevgili okurlarım, (enternasyonal alanda) uluslararası politikada zerre kadar itibarımız kalmadı, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren dinci terör örgütlerini besleyen, eğiten, azgınlaştıran ülke olarak gösterilmekteyiz. Ülkemizi Ortadoğu bataklığına sürükleyen mevcut iktidarın vatan sevgisinin sorgulanması gerekmiyor mu…

Vatan topraklarını satanlar onlarca adaya el konulan, bor madenlerini üç kuruşa satanlar, halkını günübirlik aldatan, gerçekleri kamuoyundan saklamak için neredeyse saat başı gündem değiştiren politikalarını yalan/talan üzerine kuranlar tek kelimeyle servetlerine servet katmayı ve koltuklarını kaybetmemek için her türlü baskı politikalarını sürdürmeye devam ediyorlar. Bunlar yetmezmiş gibi toplumun temiz inançları din iman edebiyatıyla halkımızı sirküle edenler…

Bu vatan için bilimi, sanatı, felsefeyi üretenleri dinlemeyen, doğrularını hiçe sayıp tersini, yanlış olanları yapanları tarih affeder mi. Bunların rant uğruna bugüne kadar yaptıkları kötülükler gibi bir de kanalistanbul diretmeleri… Bilim adamlarının tüm telkinlerine, bilimsel raporlarına rağmen rant uğruna bildiklerini okuyanlardan vatan sevgisi beklemek mümkün mü…

Bugün siyasal iktidarın Arapça, Farsça ve Osmanlıcaya olan özentisi güncel Türkçemizi imha etmeye yönelik çabaları çok büyük bir tehlike değil mi! Ortadoğuda şeriata dayalı rejim kurma hayallerinin kaçımız farkındayız. Birazcık vatan sevgisi olanlar böylesi tehlikeli oyunlara girer mi, tıpkı başta Libya olmak üzere ortadoğuya Mehmetçiği gönderir mi…

Bugün ülkemizde siyasal, sosyal, jeopolitik ve ekonomik kriz, işsizlik cehalet derinleşerek büyüyor. Paramız pula dönmüş, döviz almış başını gidiyor. Halkın vergilerini yandaşlarıyla paylaşan, besleme basınıyla rantların üstünü örtmeye çalışan, sadece İstanbul anakent belediyesinde 57 milyon yandaş medyaya dağıtan, tarikatlara, diğer dinci kurumlara dağıtılan halkın vergileri… İnanın bunlar ortaya çıkan gerçek rakamların binde biri bile değil. Gerçek rakamların bir gün açıklanmasını sabırsızlıkla bekliyorum, özellikle İstanbul anakent belediyesinde… Soruyorum ey halkım, bunların bu vatanı sevmeleri mümkün mü…

Değerli okurlarım, ülkemiz din bezirganlarının, din istismarcılarının, din tüccarlarının işgali altında çağdaş uygar toplumlardan koparılıp karanlığa sürüklenmektedir. Bunlar iliğimizi kanımızı kurutmakta olan sülüklerdir. Bunlar aynı zamanda dinimize de zarar verenlerdir. Bunların vatan sevgisi olabilir mi, olmaz. Ama ne acıdır ki ülkemizin tüm kurumlarında palazlanarak artmaktadırlar. Devlet kurumlarında bırakın bir devrimci, sosyalist yöneticiyi, bir demokrat yönetici dahi göremezsiniz. Kısacası ülkemiz çağdışı gürühun istilası altında. Tüm bunlardan sonra bunlardan vatan sevgisi beklemek mümkün mü…

Değerli okurlarım, gerçekleri öğrenmemiz için kaç tane basın yayın organı, kaç tane kurum var, bence hiç! Tamamı tek adamın hizmetinde ve emrinde. Halkından ve gerçeklerden korkanlar topluma göz açtırmadan baskı ve zulüm politikalarını sürdürmek zorundalar. Bunlardan vatan sevgisi beklenir mi…

Vatan sevgisi insanını, toprağını taşını, kurdunu kuşunu, var olan tüm yaşamsal değerlerini, barışı, dostluğu, kardeşliği, hoşgörüyü, kardeşçe bir arada yaşamı paylaşmayı, en geniş anlamda demokratik hak ve özgürlükleri sahiplenmektir.

Bu vatanın gözbebeği olan ordusunu, adalet kurumlarını, diğer kolluk kuvvetlerini ve kurumlarını fatö şarlatanı ve yandaşlarıyla tasfiye ettikten sonra taraf olmayan bertaraf olur olur diyen bunlar yetmezmiş gibi halkın arasına nefret tohumları eken, kendi çıkarlarını korumak için derin devletini oluşturanlardan vatan sevgisi beklenir mi…

Genel ve yerel yönetimlerde hırsızlık, sömürü, talan ve rüşvet çarkı alabildiğine tavan yaptığı, adam kayırmacılığı tarihin en yüksek düzeyine çıkaranlara sahip çıkanların, alkış tutanların bu kutsal vatanı sevmeleri mümkün mü… Daha kötüsü dünya halklarının iliğini kanını emen dünyayı cehenneme çeviren kanla beslenen emperyalistlere özenmek nereden çıktı! Bu tehlikeli gidişata dur demenin zamanı değil mi…

Her başı sıkıştığında savaş tamtamları çalan yada savaş çıkaranlar ve din bezirganlığına sığınanlarda vatan sevgisi olur mu…

Toplumun %80’inin açlık ve sefalete sürükleyerek servetlerine servet katanlar bir avuç yandaşıyla rant peşinde koşanlar yetmezmiş gibi kendi servet ve koltuklarını korumak ve dokunulmazlıkları pekiştirmek için kendi derin devletini oluşturan terihimizde görülmemiş ölçüde zan zulüm yağdıran ülkenin içini boşaltanlardan vatan sevgisi beklenebilir mi…

21. asırda ülkemiz demir yumrukla, yalan, talan zulüm, antidemokratik yöntemlerle yönetiliyor. Bu ayıp hepimizin değil mi. Ülkemizde kirletilmeyen ne kaldı!..

Tarihin hiçbir döneminde ülkemiz iktidarın eliyle halkımız bu ölçüde kirlenmeye sevk edilmemişti. Aynı zamanda ülkenin serveti bu boyutlarda çarçur edilmediği gibi bu boyutlarda haramzadeler olmamıştı. Kısacası önce vatan demek zorundayız…

Soracaksınız, mevcut iktidarın 18 yılda yaptıkları hiç iyi bir hizmetleri yok mu, elbette var. Hastaneler, metrolar, duble yollar, havaalanları, köprüler… Bir de doğa katliamları ve rantlar olmasaydı…

Aklı selim herkesin birleştiği noktalarından biri de ülkemizin dinci gerici yuvası olan tarikat, şeriatçı vakıf, cemaat benzeri kurumlarınca ortaçağ karanlığına sürüklenmesi, halkın vergilerini bu kurumlara pompalaması en korkunç hiçbir vicdana sığmayan tecavüz, taciz, çocuklara dahi cinsel istismarın doruğa din iman adına çıkarılması, dur durak bilmeden sürmesidir. Kadını ne hakkı ne özgürlüğü ne de adının olmaması… Peki kaçımız farkındayız özellikle kadınlarımız, doğanın en kutsal varlığı… Anaya saygısı olmayanlar bu kutsal vatanı sevebilirler mi. Bunlar vatanı değil servet ve koltuklarını seviyorlar çünkü…

Bunların dönemindeki yolsuzluklar, tarihin hiçbir döneminde ülkemizde yaşanmamıştır.

Vatanımız ve geleceğimiz için bu esaretten kurtulmanın tek yolu kesintisiz demokratik örgütlenme ve demokratik mücadeleden geçtiğini bilmek zorundayız.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum