Cafer Özilhan

Cafer Özilhan

DÜNDEN BUGÜNE

KATİLDEN "AFACAN COCUK" YARATMAK

08 Ağustos 2021 - 19:20

Aleyna Çakır ve Esra Hankulu. iki genç kadın. ikisi de evlerinde ölü bulundu. Vahşice katledilen iki kadının katil zanlısı da aynı isim. Aleyna Çakır cinayetinin ardından gözaltına alındı, bir süre sonra serbest bırakıldı. Babası abisi arkadaşları, bu cani Umitcan Uygur'u savunmak için gazeteciler dahil, 'Katile katil ' diyen herkesi tehdit etti, içişleri bakanı Soylu ile baba Uygun'un fotoğrafları medyaya servis edildi, ailenin çevresinde bir koruma çemberi oluşturuldu. Bunda başarılıda oldular, ta ki, Esra Hankulu isimli genç bir kadının  öldürülmesi nedeniyle Ümitcan Uygur tutuklanana kadar. Bu tutuklama nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletini dahi tehdit edecek kadar gözü dönmüş abi Uygun da sosyal medya baskısı nedeniyle tutuklandı. Kaç gün yatar, ne zaman çıkar  çıktıktan ksc gün sonra yeni bir kadın vahşice katledilir bilinmez.
Aslında, buraya kadar anlatılanlar günlerdir sosyal medyada var olan bilgilerin kısa bir derlemesi. Yani, medyanın efsane ve korkusuz duayenleri gibi, günlerce yazılan haber, yorum, bilgi metinlerini kesip kopyalayıp yapıştırıp üstüne "Flaş flaş..." diye imza atma gibi "kimsenin emeğine çökülmeyen" malumun ilanı bir haber özeti.
Mehmet Ağar'in, AKP Milletvekili oğlunun adının karıştığı dosyası apar topar kapatılan Yeldana Kaharman cinayeti, AKP Milletvekili Şirin Ünal' in evinde Ünal' in tabancası ile intihar ettiği öne sürülen ve dosyası kapatılan
Nadira Kadirova'nin ölümü, aylardır "ne oldu?" sorularına devletin hiç bir kurumunun cevap vermediği Gülistan Doku' nun kaydolması gibi sayılabilecek onlarca kadına yönelik şiddet ve canların yok edildiği  cinayetler...
"Kim en çok ahlak diye bağırıyorsa en büyük ahlaksız odur"  sözünü bilmeyen yoktur. Bu cinayetler, kadın katliamları; failin geçmiş eylem ve söylemleri ile havuz medyasının bu canilerden bazı " seçilmişleri ! " korumaya alması, cinayet nedenini kadının kıyafetine yaşam tarzına indirgeme çabaları, işte, bu ahlak ahlak diye bağırıp ahlaksızlıklarını gizleme gereği duymayan "sözde ahlak savunucularının" eseridir.
Tokyo Olimpiyatlarında başarılı maçlar çıkaran Kadın Voleybolcuların şort giymesini eleştiren din taciri ihsan Şenocak' in, iktidar tarafından kutsanması, elinde kılıç özel günler de minbere çıkıp, diğer günler de zırhlı mersedesinde onlarca koruma eşliğinde nerede olması isteniyorsa orada olan DİB Başkanı Erbaş'ın suskunluğu "dini inancı sadece kadın bedeni üzerinden" konuşup, tüm  ahlaksızlıklar helâlmış algısı yaratılması sapkın beyni olanlara daha büyük  cesaret veriyor.
Kayserili iş insanı  -insan derken mesleki tanımını yazdım-  insan  olmadığı konusunda ki en önemli ip ucunu "fedarasyon voleybolculara uzun don giydirsin, dikkatim dağılıyor maç izleyemiyorum" diyerek kendisi verdi zaten.


Saha da göğsündeki ay yıldız için ter döken kızı belki torunu yaşındaki sporculara sadece cinsel obje olarak bakan bir sapık. Kayserispor da yöneticilik yapabiliyor, işveren olarak yüzlerce kadın işçi çalıştırıyor, sporcuların forma giymiş bedenlerinden tahrik oluyor, bunu sosyal medyada paylaşacak "ben ahlaksızım" diye bağıracak kadar da cesur Zafer Bağkale.. Cesaretin kaynağı yakın dostu  AKP li eski  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olabilir mi? Bilmem, bu konuda Gül açıklama yaparsa öğreniriz, yapar mı? Yapmaz...
Cinayete kurban giden kadınları kıyafet ve yaşam tarzı ile yargılayıp suçlu ilan etmek için yarışanlara, havuz medyasının omuzlarına apolet takılmış kalemşörleri de, canileri koruma altına almaya sempatik göstermeye çalışarak destek veriyor. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni olan, nasıl bir zamanlama nasıl bir tesadüfi çakışma ise tam da askere gitmesi gereken tarihlerde hastaneye yatıp dalağı alındığı için askerlikten muaf Ahmet Hakan da, bu desteğin nasıl olması gerektiğinin dersini, iki genç kadının katil zanlısı Umitcan ismi üzerinden veriyor mahalle arkadaşlarına; "Bir yaramazlık, bir afacanlık tınısı var Ümitcan isminde, ismin kendisi Bizim Ümitcan tınısı yaymakta..." diyor Ahmet Hakan... Evet, Hakan bir konu da haklı bu Ümitcan "Ahmet Hakanların Ümitcan..."



Özal' in "benim memurum işini bilir" diyerek rüşveti sempatik göstermesinden yıllar sonra,  iktidarın oynayan kaş ve gözünden ne yazmasının istendiğini anlayan Ahmet Hakan ve benzerlerine teslim edilmiş halkın sorunlarına "yabancı - yalancı " bir medyanın oluşması toplumun bu kadar yozlaşmasında ki en büyük etkendir. 
Ve, bu nedenle, Sedat Peker'in sözlü yazılı delilleriyle açıkladığı olaylar kapsamında, adı geçen siyasetcilerin istifasi, bir kaç bakan hakkında  soruşturma,  onlarca milletvekili hakkında adlı işlem yapılması gerekirken, havuzun en zayıf halkası Dalton biraderler olarak tanımlanan Özışıklar ve gazcı Veis Ateş toplumun önüne, maddi manevi tüm hakları koruma garantili yem olarak atılıp, büyük balıklar vitrine konuyor.


Elbise satan mağazaların kendini "ibne" yapmasından korktuğunu söyleyecek kadar beyni küçük olanlar yerine, katillerin isminden bile sempati çıkarabilen bir kalem deposu var iktidarın elinde, ekmeği ve suyunu bol kepçe verdikçe "katilden  afacan çocuk yaratan" kalemler...
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum