“Çocuk” dedi… “Bu memleketi aydınlığa kavuşturacak sizlersiniz, ne kadar kıymetli olduğunuzu bilin ve ona göre çalışın!”
Mavi gözlerini bana dikti… Hiç şimşek çakar mıydı o mavi gözlerde? Çaktı! Yoksa uçsuz bucaksız bir denizde boğuldum mu demeliyim bilemedim. Nefessiz kaldım net! Kalbimin atışı durdu, gözlerim doldu. Yutkundum ve konuşamadım. Sonsuza kadar hep sustum. Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu çünkü… Utandım.
İlk anne bağırıp haksız yere çocuğunu susturduğu zaman,
İlk öğretmen soru sordu diye öğrencisine vurduğu zaman,
İlk baba çocuğuna yalan konuşma deyip eşine yalan söylediği zaman,
İlk çocuk bakkaldan ekmek çalıp hoş karşılandığı zaman,
İlk kız çocuğu okuldan alınıp küçük yaşta zorla evlendirildiği zaman,
İlk defa arkadaş arkadaşı kendi çıkarı için sırtından bıçakladığı zaman,
İlk amir menfaati uğruna işi bilene değil, vasıfsız olana verdiği zaman,
İlk memur yapması gereken işi parayla yapıp rüşvet aldığı zaman,
İlk kez aynı işi yapan iki kişiden birine tanıdığı var ya da cinsiyeti farklı diye fazla maaş verildiği zaman,
İlk kadının iş hayatında sadece cinsiyetinden dolayı önü kesildiği zaman,
İlk bürokrat devletin imkanlarını kendi menfaatleri uğruna kullandığı ve haksız kazanç sağladığı zaman,
İlk gazeteci yanlışı görüp de yazmadığı yazdırılmadığı zaman,
İlk hakim demokrasiye aykırı koltuğuna uygun karar verdiği zaman,
İlk defa kişisel menfaatler vatan sevgisinin önüne geçtiği zaman,
İlk şahit, kötülüğü görüp sustuğu zaman,
İlk insan umudunu kaybettiği zaman,
Biz kaybettik ATAM!
Ama senin kartpostallarını yaptık. Üzerine uzun uzun tartıştık. Hayatını, aşklarını, hastalığını masaya yatırdık da anlatmak istediklerini bir türlü anlayamadık. Rozetlerini taktık. Her sene 10 Kasım’da çelengine çiçek bıraktık. Fotoğraflarını her yere astık. Devasa fotoğraflarını masamızın arkasına koyduk. En kötüsü de sana sırtımızı döndük. Farkına bile varamadık.
Affet ATAM!
FACEBOOK YORUMLAR